Sık Gözlük Değiştirme Sebebi Keratokonus Olabilir!

Gözün ön kısmındaki kornea tabakasının incelmesi ve sivrilmesiyle seyreden, düzensiz astigmatizma ve miyopiye yol açarak görmede azalmaya neden olan keratokonus hakkında değerlendirmelerde bulunan Göz Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Hanefi Çakır, "Sık gözlük değiştirme gereksinimi keratokonusa işarettir" dedi.

Sık Gözlük Değiştirme Sebebi Keratokonus Olabilir!
28 Temmuz 2018 Cumartesi 10:21

Keratokonusun en sık rastlanan belirtilerini; kısa sürelerle artan miyopi ve astigmatizma ve buna bağlı olarak sık sık gözlük değişmesi, gözlüğe rağmen iyi görememe, gece görüşünde azalma, ışık hassasiyetinde artış olarak tanımlayan Türkiye Hastanesi Göz Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Hanefi Çakır, hastalığa etki eden faktörlerin neler olduğu ve yeni teknolojik gelişmeler ile birlikte hastalığın teşhis ve tedavisi konusunda önemli noktalara değindi. Baş ağrısının en belirgin şikayetlerden biri olduğunu da kaydeden Doç. Dr. Hanefi Çakır, "Bu hastalar bulanık görürler. Bu tür hastalarda çok sık gözlük değiştirme gereksinimi oluyor. Sık gözlük değiştirmek en büyük işaretlerden biridir" dedi.

"Gözü Kaşımak En Büyük Faktörlerden Biri"

Hastalığa neden olan birçok faktörün olduğunu belirten Doç. Dr. Hanefi Çakır, "Hastalığın en büyük faktörlerinden biri olarak göz kaşımaya bağlı tekrarlayan travma diyebiliriz. Bununla birlikte sıklıkla gözlerde aşırı kaşınmaya yol açan alerjik göz hastalığı olan kişilerde görülür. Ayrıca retinis pigmentosa (tavuk karası hastalığı), Down sendromu, bazı bağ dokusu hastalıkları gibi genetik geçişli hastalıklarla da birliktelik gösterebilir. Günümüzde, keratokonusun çok faktörlü bir hastalık olduğu, genetik yatkınlığı olan kişilerde göz kaşımaya bağlı travma gibi çevresel etkenlerin devreye girmesiyle ortaya çıktığı bilinmektedir" ifadelerinde bulundu.

"Sıcak İklimlerde Görülme Yoğunluğu Daha Yüksek"

Her 2 bin kişiden birinde bu hastalığın görüldüğünü ifade eden Doç. Dr. Çakır, teknolojik imkanlar ile bu hastalığın teşhisinin çok kolay olduğunu belirtti. Doç. Dr. Çakır açıklamasına şu ifadeler ile devam etti: "Birçok kolay yöntemle erken safhada bile keratokonus teşhis edilebilir. Teşhis konulduktan sonra hasta dikkatle takip edilmeli. Bununla birlikte keratokonus olan hastaların gözlerini kaşımamaları gerekiyor. Ancak hastaların şiddetli kaşıntı durumunda yalnızca göz çevresini kaşımalarını öneriyoruz. Bu hastalığın çoğunlukla sıcak iklimlerde yoğunlukla görüldüğü gözleniyor. Ayrıca sıcak hava kaşınmayı ve göz kuruluğunu arttırdığından, sıcak havalarda güneş gözlüğü takılmalı. Bu hastalık grubunun yüzde 20'si daima ilerleyicidir. Dolayısıyla hastalık eğer ilerliyorsa mutlaka bu hastalığın tedavi edilerek durdurulması gerekmektedir" yorumlarında bulundu.

Kimlerde Görülür?

Küçük yaşlardan itibaren bahar nezlesi olan kişilerin bu hastalığa aday olabileceğini de ifade eden Doç. Dr. Çakır, "Cinsiyet farkı göstermeksizin hem kadın hem erkeklerde görülür. Keratokonus genellikle ergenlik döneminde 15-20'li yaşlarda başlar ve kişiden kişiye değişen bir hızda ilerler. Bu ilerleme 35-40 yaşlar civarında durur ve hastalık stabil hale gelir. Nitekim 40 yaşında arttığı gözlenen hastalar da vardır. Bazı durumlarda 5 yaşında bile bu hastalık görülebilir. Hastalık her iki gözü etkilemekle birlikte oldukça asimetriktir ve sıklıkla bir gözde daha belirgin olarak bozulma gösterir. Eğer hastada küçük yaştan itibaren bahar nezlesi varsa bu hastalığa adayıdır diyebiliriz" şeklinde konuştu.

Nasıl Tedavi Edilir?

Hastalığın tedavisinde kullanılan yöntemlere de değinen Doç. Dr. Çakır, Kollajen çapraz bağlama (crosslinking) tedavisinin kullanılan en sık yöntem olduğunu belirtti. İhtiyaç dahilinde kontakt lensler, kornea içi halka yöntemi, göz içi lensi uygulaması ve kornea naklinin de yapıldığını vurgulayan Doç. Dr. Çakır, "crosslinking" tedavisinin hastalığın ilerlemesini durdurmak için kanıtlanmış tek yöntem olduğunu söyledi. Doç. Dr. Çakır, şu ifadelerde bulundu: "CCL yönteminin emniyetle uygulanabilmesi için teşhiste geç kalınmamış olması, yani korneanın aşırı incelmemiş olması gereklidir. CCL yönteminde hastanın gözüne riboflavin damlası damlatıldıktan sonra göze ultraviole ışığı uygulanır. Bu şekilde oluşan fotokimyasal reaksiyon ile korneanın sertliğinin artırılması ve güçlendirilmesi sağlanır" diyerek sözlerini tamamladı.
 
Kaynak: Haberler.com
 


İlgili Galeriler
Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.