Optik Gazete

Yürüyüş Fikri Nereden Çıktı? Neler Yaşandı? Bu Videolarda

Gündem

"Bilindiği gibi bu yürüyüşümün belli bir nedeni, amacı, planı vardı. "

Opak Lens Yönetim Kurulu Başkanı Erol Harbi, kontak lenslerin internette satılmasının korsan bir faaliyet olması nedeniyle, bu faaliyetlere karşı verilen mücadele konusunda, toplumun ve Sağlık Bakanlığı’nın dikkatini çekmek üzere İstanbul’dan Ankara’ya 450 km ve 12 Gün süren bir yürüyüş yapmış ve yürüyüşü boyunca Türkiye’de kayıtlı toplam 6.560 optisyenlik müessesesinden toplanan 7406 imzayı 1 Haziran 2018 Gözlükçüler ve Optisyenler Günü’nde Sağlık Bakanlığı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu’na teslim etmişti. Aynı gün Tüm Türkiye'den gelen optik sektörü mensupları ile Anıtkabir ziyaret edilerek çelenk konulmuş ve ATO' da 1 Haziran Gözlükçüler ve Optisyenler günü kutlaması yapılmıştı.


Peki yürüyüş nasıl planlandı ve bu yürüyüş esnasında neler yaşandı, nelerle karşılaşıldı, Erol Harbi bütün yürüyüşü boyunca ve yürüyüş başlamadan önce yaşananları tek tek not alarak kendisini takip edenlerle ve tüm sektörle paylaşmak istedi ve bu yaşananlar kısa bir video haline getirildi. Bugünden başlayarak tüm bu yaşananları merak edenler Optik Gazete'de 7 gün boyunca 7 ayrı bölüm olarak yayınlayacağımız videolar ile yürüyüşün arka planını, göremediklerini ve bilmedikleri detayları izleyip öğrenebilecekler.

İşte ilk videomuz: Yürüyüş fikri nereden çıktı ve  nasıl planlandı ve yürüyüş başlamadan önce neler yaşandı.
 

Yürüyüş Notları

Herhalde Kanada’ya yerleşen İzmirli’yi bilmeyen yoktur.

İzmir’de doğmuş büyümüş, hemen hiç kar görmemiş, Kanada’ya Ağustos ayında göç edip sabırsızlıkla karın yağmasını beklemiş. Günlüğünde Ekim ayında başlayan kar yağışını nasıl zevkle ve heyecanla anlatır. Sonraki ay heyecanı azalır, Aralık, Ocak derken kardan bahsediş şekli değişir. Her gün kar, kar, kar…

Ben de yürüyüşün bir yerinde aynı hisse girdim. Sabah kalkıp yürüyorum. Duruyorum, yürüyorum. Öğlen yemek yiyor yürüyorum. Duruyorum, yürüyorum. Yemek yiyor yürüyorum. Uyuyorum, uyanıyorum, yürüyorum. Yürüyorum. Yürüyorum… Ve ilk günlerde her anında bir orijinallik bulduğum yürüyüş, gide gide hiç bitmeyecekmiş gibi gelmeye başladı.

Şimdi bittikten sonra dönüp baktığımda yeniden her anısı hafızama yerleşmiş baştan sona ilginç bir sürece dönüştü…

Bilindiği gibi bu yürüyüşümün belli bir nedeni, amacı, planı vardı. Dolayısıyla zaten zamanımın çoğu yürüyüşte, yürüyüşün büyük bir kısmı telefonda, kalan zamanım da yazmakla ve organizasyonla geçti.

Ama yürüyüş nedenimin dışında da birçok ilginç şey yaşadım ve bulabildiğim her fırsatta da yürüyüşten keyif alacağım anlar yarattım.

Yol boyunca notlar aldım, ilginç gelen olayları kaydettim. Fotoğraflar çektim. Hatta bir de mini belgesel video serisi çektim.

Televizyonda izlemeyi en çok sevdiğim karakterlerden birisi de Bear Gryslls’dir. Vahşi doğada nasıl yaşanacağını anlatan programlarını izlerken kendimi hep onunla birlikte hayal ederim. İşte bu mini belgesel dizisi fikri de oradan doğdu. İlki doğada ateş yakmanız gerekirse ne yaparsınız konulu mini bir videoydu.

İkincisi doğada susuz kalırsanız, ne yaparsınız konulu başka bir videoydu.

En son olarak da aç kalırsanız ne yaparsınız konusunu çektik.

Hepsini farklı günlerde çektik. Aileme ve yakın arkadaşlarıma gönderdim. Biz çekerken çok eğlendik. İzleyenlerden de kahkaha dolu mesajlar geldi.

Ne yaparsınız. Yürü, yürü, nereye kadar? Ne kadar ciddi bir iş yaparsak yapalım, eğlenmek de gerekiyor. Çalış, öğren, eğlen… Hepsi bir bütün olunca güzel…

Biz derken kimden bahsettiğimi de hemen yazayım ki yürüyüş notlarımı okurken zorluk çekilmesin. Yola bir motokaravan ve bir minibüsle çıktık. Motokaravan genelde önden gidip mola yerlerinde bizi bekledi, minibüs de ben yürürken arkadan beni takip etti. Minibüsün içinde ayrıca gereken acil durumlar için bir de motorsiklet yerleştirdik.

Motokaravan’ı kullanarak bana eşlik eden kişi Servet Küreci idi, minibüsle de Murat İnan. Yol boyunca birlikte, yedik, içtik, fotoğraf, video çektik. Yol ekibimize üçüncü gün Tunç Andırın katıldı ve son güne kadar yanımızda kaldı. Yol boyunca tüm lojistik desteği bu arkadaşlarımdan aldım, hepsine ayrı ayrı teşekkür ediyorum.

Ekip olarak gece konaklamalarımızı Abant ve Ankara dışında motokaravanı uygun yerlere park ederek yaptık. Sadece Abant ve Ankara’da olduğumuz akşamlarda otelde konakladık.

Bu arada bu yürüyüşe karar verişimi de kısaca yazmak istiyorum.

Murat Oral benim çok sevdiğim bir arkadaşım. Eşlerimiz de arkadaş. Ailecek fırsat buldukça görüşürüz. 9 Mayıs 2018, Çarşamba akşamı Murat’la birlikte Göçek’e doğru arabayla yola çıktık. Eşlerimiz bir eğitim dolayısıyla bir haftadır oradaydılar. Niyetimiz onları da alıp hep birlikte Cumartesi günü arabayla geri dönmek.

Nereden laf açıldı hatırlamıyorum. Murat yolda bana yurt dışında bir ideali gerçekleştirmek üzere, çocuklarının geleceği için yürüyen bir arkadaşından bahsetmeye başladı. Konu ilginç geldi. Karşılıklı yorum yaparak sohbet etmeye başladık. Düşünsenize çocuklarınız için yürüyorsunuz. Çocuklara daha güzel bir dünya bırakmak için. O anda ben de çocuklarım için yürümenin bana ne kadar büyük bir haz vereceğini düşündüm ve bir anda aklıma yıllardır uğraştığımız haksız kazancın aslından çocuklarımın geleceğinden çaldığı fikri geldi. Internet üzerinden yasal olmayan kontak lens satışının yalnız benim çocuklarımın geleceğinden değil, tüm sektörümüzden, tüm emek verenlerden, onların çocuklarından, tüm optisyenlik öğrencilerinden, hepimizin geleceğinden çaldığını fark ettim.

Üstelik sağlık unsurundaki riskleri de düşününce yine ilklerime kadar ürperdim.

Murat’a dedim ki, “helal olsun arkadaşına, bunu ben de yapmak isterim. Ben de çocuklarıma daha yaşanır bir hayat bırakmak isterim. Mesela ben yürüseydim internette yasal olmayan kontak lens satışı konusunda bir farkındalık yaratmak için yürürdüm.”

Murat bugün, hala, yürüyüşe karar verip, başladığıma ve bitirdiğime inanamadığını söylüyor.

Tarihler şöyle:

9 Mayıs’ta bir araba yolculuğu sohbetinde konuştuğumuz yürüyüş fikri beni çok heyecanlandırdı.

Bu seyahat sırasında ve dönüş yolunda bunu yapabileceğimi eşime ve birkaç yakın dostuma söyledim. “Ne kadar iyi bir fikir,” dediler. Hatta “Çok zor bir iş tabii ama hazırlanıp Eylül sonunda filan yürüyebilirsin,” diyen bir arkadaşım oldu.

Eylül’ü kim bekler. Ben kafamda sürekli düşüne düşüne yürüyüşü planlamaya başlamıştım bile. Google başına geçip boş kalan her anımda yapılmış tüm yürüyüşlere ilişkin bilgi topladım.

4 gün sonra, 13 Mayıs’ta yürümeye karar vermiştim. Ve eşime yürüyüş tarihimi söyledim. Onun öne sürdüğü tüm konulara çoktan cevaplarım hazırdı. Baktı ki ben kafamın içinde yürümeye başlamışım bile, “her koşulda seni desteklerim,” dedi ve sağ olsun en başından en sonuna da öyle yaptı.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.