Türk Optisyenlik Pazarı ve Çok Uluslu Şirketler...

Yerli üreticileri güçlendirelim; onlar güçlensin ki ülkemiz güçlensin ve milletimiz zenginleşsin.

Türk Optisyenlik Pazarı ve Çok Uluslu Şirketler...
16 Mart 2015 Pazartesi 15:14

Toplumlarda, Devletler, Hükümetler ve Sivil Toplum Kuruluşları gibi farklı gruplar yaşamın akışı içinde gruplarını temsil etmek adına roller üstlenirler. STK'lar yapıları, büyüklükleri ve hedefleri açısından birbirileri ile farklılıklar gösterseler de ana mantık konusunda birleşirler. Seslerini ve amaçlarını duyurarak gündem yaratabilirler ve aynı zamanda çözüm arayışları için çaba sarf ederler. Bu çerçevede birçok Sivil Toplum Örgütü, küresel kampanyalarda yerlerini almaktadır. Yaptıkları çalışmalarla insan hakları, kadın hakları ve nükleer silahlar gibi konularda seslerini duyurup gerek siyasal kararların alınmasında gerek toplumun yaşam kalitesinin artması gibi pek çok konuda önemli roller üstlenirler.


"20. yüzyılın sonlarından itibaren hükümetlerin pek çoğu Sivil Toplum Örgütlerinin büyüyen gücüne karşı cephe almaya başlamışlardır. Haklılıklarını ispatlamak ve söylemlerini desteklemek için Sivil Toplum Örgütlerini, demokratik olmamakla suçlamaktan geri kalmamışlardır. Dönem dönem Sivil Toplum Örgütlerinin, Uluslararası karar alma süreçlerine ve forumlara katılmalarını önlenmeye çalışılmıştır. Fakat her şeye rağmen Sivil Toplum Örgütleri küresel norm ve kuralların gelişiminde önemli bir rol oynamaya devam etmektedirler."


Tüm bunları Çok Uluslu Şirketler, mesleğimiz ve mesleki STK' ların dikkatini çekmek için başlığa aldım.


Bilgi teknolojisindeki son gelişmeler, fiyatların serbestleşmesi ve dünya genelinde piyasanın liberalleşmesi ile birleşti ve daha önce hiç görülmemiş bir şekilde Çok Uluslu Şirketlerin (ÇUŞ) sayısının artmasında patlama yaptı. Bu yapı bazıları için merhametsiz sömürücü ve bazıları içinde refahın lokomotifi olarak görülmeye başlandı.


Günümüzde bu kadar ön plana çıkan ÇUŞ' in bir tanımını yapabilmek için onları diğer şirket türlerinden ayırmak gerekir kanaatindeyim. ÇUŞ'lerin kendine has belirli bazı özellikleri vardır. İlk olarak, ÇUŞ'ler yabancı ülkelere doğrudan yatırım yapar. Portföy yatırımının aksine, doğrudan yatırım yabancı bir ülkede bağlı bir şirket ya da şubenin kurulması ya da yabancı bir firmanın devralınması şeklinde gerçekleşir. Yatırımın amacı yabancı bir ülkedeki üretim biriminin idari anlamda kontrolünün sağlanmasıdır. Bu şirketlerin yatırım, üretim, araştırma faaliyetleri ve personel politikası ile ilgili stratejik kararlar ana merkezin bulunduğu genel merkezde alınmaktadır.


O halde bir tanım yapılacak olunursa, iki veya daha fazla ülkede mülkiyeti kısmen veya tamamen kendisine ait olarak üretim ve pazarlama faaliyetlerini yürüten, kendisine ait işletme stratejileri olan ve bu stratejileri tüm bağlı kuruluşları ve şubelerinde uygulayan işletmelere Çok Uluslu Şirketler denir. Tipik bir şekilde bir ÇUŞ yeni ürünlerini Anavatanında geliştirir fakat bunların üretimlerini başka ülkelerde, çoğunlukla da üçüncü dünya ülkelerinde, gerçekleştirir. Böylece ÇUŞ'ler nispeten emek ve diğer üretim faktörleri daha ucuz olan ülkelerin kaynaklarını kullanarak ticari avantajlar elde ederler.


Bu gün için dikkat edilmesi gereken bir başka konu da küresel sistemde 200 den az devlet varken yaklaşık 60.000 civarında ÇUŞ olmasıdır ve bu şirketlere bağlı, dünyanın değişik ülkelerinde 500.000' den fazla firmalar bulunmaktadır. Bu sermaye gücünü küçümsememek gereklidir. Çünkü devleti tek aktör olarak gören bakış günümüz dünyasının gerçekleri ile uyuşmayan bir hal almıştır. ÇUŞ'lerin ekonomik faaliyetleri göz önünde bulundurulduğunda devletin egemenliğini yitirdiğini görebilmekteyiz. Hükümet dışı örgütler dünya genelinde kurduğu ilişkiler ağı ile, diplomasiye katılım da dâhil olmak üzere, küresel ilişkiler ile meşgul olmaktadırlar ki bu noktada hükümetler politik bağımsızlıklarını yitirmekte ve bağımlı hale gelmektedirler.


Ticaret Bakanlığınca ilan edilen listeye göre Türkiye'de 31.12.2012 tarihine kadar faaliyette bulunan 32.145 adet yabancı sermayeli şirket bulunmaktadır. Bu şirketlerin ne kadarının tam mükellef, ne kadarının dar mükellef olduğu, elde ettikleri gelir ve karlarının ne oluğu, ne kadar vergi ödedikleri gibi bilgilere ulaşmak mümkün bulunmamaktadır.


Bir diğer olgu da şirketlerin bakış açısıdır.

Kâr Dürtüsü: Şirketler kararlarını verirken elde edebilecekleri kârı hesaplarlar. Kâr düşüncesi toplumun refahı, işçilerin sağlığı, kamu yararı, barış, çevrenin korunması veya ulusal güvenlik fikirlerinden önce gelmektedir. 


Büyüme Dürtüsü:Çok uluslu şirketler büyüme süreçlerini sürdürüp sürdüremediklerine göre ya yaşamaya devam ederler ya da varlıkları sona erer.

Rekabet ve Saldırganlık: Şirketler bir yandan iç yönetimlerinde başarının yakalanması için üst düzey bir işbirliğine gereksinim duyarken diğer yandan da yönetim mekanizmasında yer alan insanların birbirleri ile şiddetli bir rekabete girmelerini teşvik eden bir zemin oluşturmaktadırlar.


Ahlak Anlayışı: İnsan olmadıkları için duygulara sahip olmayan çok uluslu şirketlerin ahlak diye bir kaygıları da yoktur. Dolayısı ile toplumun amaçları veya çevrenin sağlığı ile uyuşmayan kararlar herhangi bir duraksama olmaksızın alınabilmektedir.


Gayri İnsanilik: Şirketler doğayı ve toplumu nesnelleştirdikleri gibi, çalışanlarını da nesneler haline dönüştürürler. Yöneldikleri nokta kâr olan şirketler bilinçli bir şekilde çalıştırdıkları insanların performanslarını kameralar ve bilgisayarlar sayesinde ölçerek üretim sürecinde insan olmanın önemini yok ederler.


Sömürü: Şirketlerin elde edeceği kârın basit bir formülü vardır. Çalışana ödenen miktar ile çalışanın ürettiği malın veya hizmetin ekonomik değeri arasındaki fark. Üretimde kullanılan ham maddelere ödenen miktar ile işlenmiş ham maddelerin nihai satış fiyatları arasındaki fark da kârı ifade etmektedir. Çalışan veya ham madde sağlayan bir kişi emeğinin karşılığını tam olarak alamamaktadır.


Hareket Kabiliyeti: Şirketler zaman ve mekân sınırlamalarının dışındadır. Fiziksel bir mekân ile bağlı olmayan şirketler, ücret artışı isteyen işçiler, kısıtlayıcı çevre yasaları veya yüksek vergiler gibi şartlar ile karşılaştıkları zaman tüm faaliyetlerini hızla başka bir yere taşıyabilirler.


Bu uzun açıklamalardan sonra asıl konumuza dönebiliriz.


Türk Optisyenlik pazarına ÇUŞ' ler girmeye başlamıştır.


Essilor firmasının bu günlerde Türkiye'nin önemli bir aile şirketi olan Merve Optik'i almak üzere anlaşmayı tamamlanmış olduğuna dair söylentiler yoğunlaştı. 2001 ekonomik krizi ile Türkiye'den çıkma kararı alan firma 2005 ve 2007 arasındaki ekonomik gelişme ile birlikte ülkemize dönme kararı aldı. Kriz dönemini ülke kaynakları ile geçiren ve yükselme dönemine giren şirketlerimizi satın alarak RX pazarında tekelleşecek boyutta güçlenmeye başlamıştır. Yeda Tora ile başlayan serüven İşbir optik ile zirveye çıkmıştı. Son olarak da Merve Optik satışının bitmesi ile doruğa ulaşmış olacaktır. Bu kez diğerlerinden farklı olarak çerçeve üretimine de el atmış bulunuyor. Bu hızla giderse ileride perakendeye de girecek ve artık kendisinin dışında hiçbir kurum, kuruluş ve geleneksel mağazanın yaşamasına şans tanımayacaktır.
Sadece Türkiye değil aynı zamanda bizim şirketlerimizin yıllarca emek vererek oluşturduğu ve kardeşlik bağı ile ulaştığı Asya, Balkanlar, Afrika ve Ortadoğu'daki pazar paylarını da almış bulunmaktadırlar.

Şimdi Derneklerimiz, Federasyonlarımız ve Konfederasyonlarımıza düşen en önemli görev bu satışın engellenmesi için gerekenleri yapmaktır. Bu satışların ileride ortaya çıkaracağı sorunlar raporlar halinde ilgili kurumlara iletilmelidir. Yapılacak şikayetler bugün için sorunu çözmese de ileride oluşacak olumsuzlukların hayata geçmesini zorlaştıracaktır.


Bunun yanı sıra bizlere de düşen görevler vardır. Kooperatifler ÇUŞ 'ların karşısında ayakta duracak tek güçtür. Kooperatiflerimizi güçlendirelim. Alım birliklerini kuralım ve boykot gücümüzü hayata geçirelim. Yerli üreticileri güçlendirelim; onlar güçlensin ki ülkemiz güçlensin ve milletimiz zenginleşsin.

Turgut ÇAKAR

Kaynakça :Tekirdağ SBMM Odası Sosyal BilimlerDergisi Sayı:2 2013/7 ÇOK ULUSLU ŞİRKETLERİN GELİR VE KAZANÇLARININ KAVRANMASINDA UYGULANAN DÜZENLEMELERE TOPLU BİR BAKIŞ, Yusuf Kaçar
Uluslar Arası İlişkiler "Giriş Kavram ve Teoriler" Editör Prof. Dr. Haydar Çakmak – Çok Uluslu Şirketler Yrd. Doç. Dr. Kenan Dağcı


İlgili Galeriler
Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.