Hayal ettiğin hayatı yaşamıyorsan o hayat sana ait değildir…

Yaşadığın hayatın altına "made in ben" yazabilecek misin?

Hayal ettiğin hayatı yaşamıyorsan o hayat sana ait değildir…
06 Aralık 2014 Cumartesi 09:17

Hayal ettiğin hayatı yaşamıyorsan o hayat sana ait değildir.


Yaşadığın hayatın altına "made in ben" yazabilecek misin?

 

Derin düşüncelere sürüklüyor insanı bu sözler. Son dönemlerde kişisel gelişim üzerine yazılan yazıları sıklık ile okuyorum.

 

İnternet ortamında bu türden makaleler arasında gezinirken rastladım bu satırlara.

 

Hayal ettiğin hayatı yaşayamıyorsan O hayat sana ait değildir.

 

Sanki bir tokat gibi çarptı suratıma, katılmamak mümkün değil.

 

Derinlemesine düşündüğünde farklı duygusallıklara sürüklüyor insanı.

 

İnsanoğlu yaradılışı gereği hep iyi daha iyiyi hedefler bir bakıma hayal eder.

 

Uzun görünen kısacık ömrüne bir dolu başarılar sıkıştırmaktır hedefi.

 

 

Hayallerine göre şekillendirir hayatını.

 

Birçok Bilimsel gelişmenin de temelini oluşturur Hayal Kurmak, Teknolojinin bugünkü seviyesine ulaşmasının temelini, yapıtaşlarını geleceğe dair kurulan hayaller oluşturmaktadır.

 

İnsanların geçmişte kurdukları hayaller düne dair imkânsız görünenler, bugün hayatımızın vazgeçilmez bir parçasını oluşturan teknolojik gelişmeler olarak karşımızda durmaktadır.

 

Bazı dezavantajları da vardır aslında hayal kurmanın.

 

Aşırıya kaçıldığında gerçeklikten uzaklaştırır insanı dozunu iyi ayarlamak lazım.

 

Hayata dair ulaşılması güç imkânsız hayaller psikolojik rahatsızlıklara mutsuzluğa iter bizleri.

 

Çocukluk yıllarında ailelerimizin hayalleri şekillendirir hayatımızı.

 

Ebeveynlerimizin olmasını istedikleri yâda olmamızı istedikleri bireylere dönüşmek üzere programlanırız.

 

Gönlümüzde yatan aslandan haberi yoktur kimsenin.

 

Gençlik yıllarında daha özgür, başına buyruk kişiliğimiz kendi hayalleri peşinde koşmaya başlar, aile içi çatışmalarda işte tam bu zamana denk gelir.

 

Her zamanki gibi Doktor, Mimar, Mühendis, Avukat olmamızı isteyen hayal eden ailemiz belki de hiç fikrimizi sorma ihtiyacı duymamıştır.

 

Kendi yapmak istedikleri gerçekleştiremedikleri hayallerini bizlerin üzerinde tatbik etme çabaları kuşak çatışmasının da temellerini oluşturur.

 

Her ne kadar ince bir denge üzerine de kurulsa hayallerimiz.

 

Olmazsa olmazımızdır.

 

Hayalsiz hedefleri, amacı, maksadı olmayan bir hayat, monotonluğa sebebiyet verir.

 

Kararında yaşamak lazım hayatı dedik ya. Her sabah uyanmanın evden çıkmanın okula gitmenin işe gitmenin hiçbir anlamı yoktur amaçsız insan için.

 

Hayalleri bomboştur, programlanmış robota dönüşmüştür hayatı. Bir bakıma başkalarının hayatını yaşar.

 

Öncelikleri diğer toplum bireylerinin istekleri önerileri görüşlerine göre şekillenir.

 

Bu monotonluk hücrelerine kadar işlemiştir aslında, yüreğinde ne kadar bu durumu kabullenmezse de karşı koyamaz, hayal ettiği hayatı yaşayamıyor başkalarının hayalleri içerisinde sıkışmış hissediyordur kendini.

 

Orta yaşlara geldiğimizde hayallerimiz artık yerini gerçeklere bırakmıştır.

 

Mantık her yerini kaplamıştır hayatımızın.

 

Doğrusu o andan itibaren hayal kurmaya devam ederiz.

 

Artık hayallerimizde gelecek yoktur. Gerçekleşmesi imkânsız hayallerimiz vardır.

 

Orta yaş ve sonrasında gelen yaşlılık evresinde hayallerimizi geçmiş zaman süsler.

 

' ah o eski günler olsaydı, neler yapardım neler...' İmkânsızı ister ruhumuz, gerçekleşmesi mümkün olamayan hayaller.

 

Artık hayat tecrübeden ibarettir ve bu tecrübeyi gençlere aktarmak bir bakıma mutluluk verir.

 

Ancak gençlerin daha el değmemiş ne hayalleri vardır içlerinde sakladıkları.

 

Patlamaya hazır yanardağ misali. Geldik en başa bu döngü asırlardır bir biri peşine devinir gider.

 

Aktörler değişir, bu günün çocukları yarının büyükleri daha sonra yaşlıları.

 

İşte asırlardır devam eden kuşak çatışması diye tarif edilen sıkıntılı döngü benim penceremden böyle resmediliyor.

 

Bugün sizler ile okuduğum bir söz üzerine düşüncelerimi paylaştım.

 

Yazı yazmak çocukluk yıllarımda öğrencilik yıllarımda bana çok eğlenceli gelen çalışma idi.

 

Daha sonraları türlü sebepler imkânsızlıklar, vakitsizlik sebebi ile uzun yıllar ara vermiştim.

 

Düşüncelerimi aktarırken ne kadar başarılı oluyorum bilemiyorum ancak beni mutlu ediyor.

 

Bundan böyle zaman buldukça bazı konular üzerine fikirlerimi paylaşmak istiyorum. Çok geç kalmış sayılmam buda benim ertelediğim bir hayalimdi.

 

Hayal ettiğin hayatı yaşamıyorsan o hayat sana ait değildir.


Yaşadığın hayatın altına "made in ben" yazabilecek misin?

 

Bence bugün bu yazıyı okuyan herkes bu günü milat yapsın.

 

Geçmiş de olsa ertelediği hayallerini tozlu raflardan çıkarsın ve onlara sahip çıksın.

 

Şu kısa ömürde hiçbir şey için geç kalınmış değildir.


İnternette okuduğum yazıda İngilizcesini yazmışlardı olsun biz Türkçesini yazalım

 

Tüm Dünyaya BU HAYAT BENİM HAYATIM diye haykıralım

 

''Ümit var olunuz ki, gelecek hayallerinin gölgesinden ayrılmayanların olacaktır.

 

Hayal gücü özgürdür.

 

Hayal gücü özgürleştirir.

 

Riviere "Kafeste olmak insana uçabileceği zannını veriyor" der.

 

Hayallerle özgürleşmek için engelleri küçümseyin

 

. Zaten engeller Hanry Ford'un dediği gibi gözümüzü hayalden ayırdığımız aman gördüğümüz o korkunç şeyledir.''

 

Kalın sağlıcakla sevgili Dostlarım.

 

İlker AYAZ


İlgili Galeriler
Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
Mevra olgun canbaş - 3 yıl önce
Harika bir yazı kaleminize sağlık