Görme Yeteneğinizi Sessizce Zorlayan 7 Günlük Aktivite
Birçok insanın farkında olmadığı şey, görünüşte zararsız olan bazı günlük alışkanlıkların yavaş yavaş görme yetisine zarar verebileceğidir.

Görme Yeteneğinizi Sessizce Zorlayan 7 Günlük Aktivite
Gözlerimiz sessizce vücudumuzun en çok çalışan organı haline geldi.
Uyandığımız andan itibaren telefonumuza baktığımız andan, uykuya dalmadan önceki son dakikalara kadar, görüşümüz nadiren ara veriyor.
Birçok insanın farkında olmadığı şey, görünüşte zararsız olan bazı günlük alışkanlıkların yavaş yavaş görme yetisine zarar verebileceğidir.
Göz yorgunluğu her zaman anında belirti vermeyebilir, bu nedenle gözlerimize gereksiz baskı yapan aktiviteleri tespit edip ayarlamak daha da önemlidir.
Aşağıda, görüşünüzü sessizce zorlayabilecek yedi günlük davranış ve bunların etkisini nasıl azaltabileceğinize dair ipuçları yer almaktadır.
1. Aşırı ekran süresi
Akıllı telefon, bilgisayar, tablet veya televizyon gibi ekranların önünde uzun saatler geçirmek, günümüzde göz yorgunluğunun en yaygın nedenlerinden biridir.
Dijital ekranlara uzun süre maruz kalmak, gözlerinizin sürekli olarak yeniden odaklanmasını, hareketleri izlemesini ve değişen görüntü ve parlaklık seviyelerine uyum sağlamasını gerektirir.
Bu sürekli aktivite göz kuruluğu, bulanık görme, baş ağrısı ve bazı durumlarda konsantrasyon güçlüğü gibi belirtilere yol açabilir.
Dijital ekranlar ayrıca doğal uyku döngülerini bozan ve yorgunluğa katkıda bulunan mavi ışık yayar. İnternette çalışan veya cihazlarını eğlence ya da iletişim için sık sık kullanan kişiler için bu maruziyet günlük bir sorun haline gelir.
Görüşünüzü korumak için 20-20-20 kuralını uygulayın: Her 20 dakikada bir, en az 20 saniye boyunca ekrandan 20 fit (6-7 metre) uzaktaki bir şeye bakın.
2. Zayıf ışıkta okuma
Loş ışıkta kitap okumak, özellikle geceleri dinlenirken pek çok kişinin hâlâ sürdürdüğü eski bir alışkanlıktır.
Kalıcı bir hasara yol açmasa da, göz yorgunluğu riskini artırır. Düşük ışıklı ortamlarda, göz bebekleriniz daha fazla ışık almak için genişler ve bu da göz kaslarınızın tutarlı bir odaklanma sağlamasını zorlaştırır.
Zamanla bu ekstra çaba, kuru gözlere, bulanık görüşe ve baş ağrılarına yol açabilir.
Ayrıca, zayıf ışıkta okumak, daha iyi görmek için materyale daha fazla eğilmenize ve vücudunuzda bir rahatsızlık dalgası yaratmanıza neden olarak kötü duruşa katkıda bulunabilir.
Yorgunluğu azaltmak için, gölgeleri ve parlamayı azaltan yumuşak, ortam ışığı kullanan iyi aydınlatılmış bir odada okuyun.
3. Yeterince göz kırpmamak
Göz kırpma, gözlerimizi nemli ve tozdan veya tahriş edici maddelerden uzak tutan otomatik bir işlevdir.
Ancak, özellikle ekranlara bakarken çok fazla odaklandığımızda, normalden çok daha az göz kırpma eğilimindeyiz.
Göz kırpmada bilinçsizce yaşanan bu azalma, gözlerde kuruluk, tahriş, kızarıklık ve gözlerinizi düzgün kırpmadığınız sürece kötüleşen bir kumlu hissin ortaya çıkmasına neden olur.
Zamanla bu kuruluk kronik sorunlara dönüşebilir, özellikle de günlerini bilgisayar başında çalışarak veya telefon ya da televizyonda içerik izleyerek geçiren kişilerde.
Göz kırpmak aynı zamanda gözyaşının göz yüzeyine eşit şekilde yayılmasında da rol oynar, bu da net görüş için gereklidir.
Sık sık rahatsızlık hissediyorsanız, yoğun konsantrasyon gerektiren işlerde daha fazla göz kırpmanız gerektiğini kendinize hatırlatın.
Özellikle klimalı veya düşük nemli bir ortamdaysanız, gözlerinizi yağlayan göz damlaları kullanmayı da düşünebilirsiniz.
4. Yanlış reçeteli gözlük takmak
Pek çok kişi, netlikteki ufak bir değişikliğin önemli olmadığını düşünerek gözlük veya kontakt lens reçetelerini yenilemeyi erteliyor.
Ancak güncel olmayan veya yanlış reçeteli gözlük kullanımı, gereksiz göz yorgunluğuna, baş ağrısına ve hatta çift görmeye yol açabilir.
Gözleriniz artık görsel ihtiyaçlarınıza uymayan lensleri telafi etmeye zorlandığında, gözlerinizin etrafındaki kaslar odaklanmak için daha fazla çalışır.
Bu çaba yorgunluğa, baş dönmesine ve üretkenliğinizi ve refahınızı etkileyen genel bir rahatsızlık hissine neden olabilir.
Ayrıca reçetelerinizin zamanla değişebileceğini ve küçük ayarlamaların bile önemli farklar yaratabileceğini unutmamak önemlidir.
5. Uzun mesafelerde mola vermeden sürüş
Özellikle uzun mesafelerde araç kullanmak, birçok insanın fark ettiğinden daha fazla görsellik gerektirir. Aynalara bakmaktan yola bakmaya, yol işaretlerini okumaya ve gösterge panelini kontrol etmeye kadar sürekli göz hareketi gerektirir.
Uzun yolculuklar sırasında, gözlerin genellikle parlak güneş ışığı, sis veya karanlık gibi değişken ışık koşullarında, uzun süreler boyunca keskin bir şekilde odaklanması gerekir.
Bu sürekli çaba göz kaslarını yorabilir ve kuru göz, bulanık görme veya konsantrasyon güçlüğü gibi belirtilere yol açabilir.
Saatlerce görsel mola vermeden araba kullanıyorsanız, gözleriniz dinlenip kendini yenileme fırsatı bulamaz. Bunu önlemek için, her iki saatte bir, beş ila on dakika bile olsa, durup gözlerinizi dinlendirmeye çalışın.
Gece veya parlamaya eğilimli alanlarda sık sık araç kullanıyorsanız, parlama önleyici veya fotokromik camları tercih edin. Ön camı temiz tutmak, leke ve yansımaların neden olduğu görsel stresi azaltmaya da yardımcı olur.
6. Yatakta cihaz kullanımı
Günümüzde en yaygın ve zararlı alışkanlıklardan biri de yatakta, özellikle karanlık odalarda telefon veya tablet kullanmaktır.
Tamamen karanlık bir ortamda parlak bir ekrana baktığınızda, ışık kaynağı ile çevreniz arasındaki kontrast o kadar yoğun olur ki, ışığı dengelemek için gözlerinizin zorlanmasına neden olur.
Bu durum, anında rahatsızlığa, bulanık görmeye ve uykuya dalmada zorluğa neden olabilir. Daha da endişe verici olanı ise, sirkadiyen ritminizi bozan, melatonin üretimini baskılayan ve uyku kalitenizi bozan mavi ışığa geceleri uzun süre maruz kalmaktır.
Yetersiz uyku ise ertesi gün daha fazla görsel yorgunluğa sebep oluyor.
7. Güneş korumasını ihmal etmek
Cildiniz gibi gözleriniz de güneşin ultraviyole (UV) ışınlarına uzun süre maruz kalmaktan ciddi zarar görebilir.
UV ışınlarına karşı koruyucu güneş gözlüğü takmadan dışarıda vakit geçirmek, katarakt, makula dejenerasyonu ve hatta gözlerde bir tür güneş yanığı olan fotokeratit geliştirme riskini artırır.
Hasar her zaman anında ortaya çıkmaz, bu yüzden gözden kaçırılması kolaydır. Gün içinde yürümek, araba kullanmak veya dışarıda dinlenmek gibi aktiviteler zararsız görünebilir, ancak kısa süreli maruz kalmalar bile zamanla birikerek geri dönüşü olmayan hasarlara yol açabilir.
Görüşünüzü korumak için her zaman %100 UVA ve UVB koruması sağlayan güneş gözlükleri kullanın. Yanlardan gelen ışığı engellediği için, etrafı saran modeller daha da iyidir.
Kaynak: www.pulselive.co.ke
İlgili Galeriler