Hayat Bayram Olsa! “Bugün Bayram, Erken Kalkın Çocuklar”


Melek Sakaloğlu

Melek Sakaloğlu

Okunma 16 Temmuz 2015, 09:20



Geride bırakmaya hazırlandığımız Ramazan ayı ile beraber bayram hazırlıkları da artık bitmek üzere. Bayram temizlikleri yapıldı, baklavalar, börekler çoktan açıldı ve afiyetle sevdiklerimizle birlikte yenilmek üzere bizleri bekliyorlar.



Bayramların coşkusu her zaman farklı olmuştur. Daha gelmeden yapılan hazırlıklar da bunun aslında en büyük göstergesidir. Her ne kadar şimdi ‘nerede o eski bayramlar’ desek de, bayramlar yaşanılan her dönemde sevinç ve mutluluk kaynağı olmuştur. En azından ben böyle olduğunu düşünüyorum.



Birçoğumuzun aklına şüphesiz bayram deyince; çocukluğumuzda kalan o mutlu anlara dair sonsuz heyecanlarımızın zirveye ulaştığı günler ve çocukluğumuz gelir. Tabii birde şeker toplama yarışındaki çocuklar.



El öpmeler, ceplerimize sığmayan bozuk paralar, bayram harçlıkları, televizyondan rahmetli Barış Abimizin “Bugün Bayram, Erken Kalkın Çocuklar” marşıyla coştuğumuz sıcak bayram sabahları ve yatmadan önce hazırladığım bayramlıklarımı giymek için sabahı zor ettiğim geceler hala dün gibi aklımda.



İster dini, ister milli bayramlarımız olsun her ikisinde de aynı gururu ve mutluluğu kuşkusuz iliklerimize kadar hissediyoruz. Kelime anlamı ile de bayramlar ‘milletçe neşe ve mutluluk içinde yapılan paylaşımlar’ anlamına geldiğinden, bizler toplum olarak bayramları pek bir sever hakkıyla da kutlamaya çalışırız. Bu sebeple bayramlarda da kırgın olmak, dargın olmak, bayramın ahengine yakışmayacak bir davranış olacaktır. Gelin eğer hala kırgın olduğunuz bir yakınınız veya arkadaşınız varsa bu bayram küslükleri ortadan kaldıralım. Kin ve nefret duygularını sonsuza dek unutalım. Egolarımızdan kurtulalım. Sevgi ve hoş görü için yaşayalım. Çünkü bizler sevgiyle yaratılmış varlıklarız.



Milli bayramları ulusça kutlar, bir olmanın, birlik olmanın en çok hissedildiği bu özel günlerde kardeşçe yaşamanın da önemini hatırlarız. Bu vatanı bizlere bırakan atalarımızı anarak onlara bir kez daha minnet borcumuzun olduğunu hatırlarız. Ve bu emanetlerine gözümüz gibi bakmamız gerektiği sorumluluğu ile milli bayramlarınızı gururla, onurla, sevinçle ve bu coşkuyla kutlarız.



Bayramlar o kadar büyülüdür ki, gelişi bütün bir yıl beklenir ve gidişiyle içimizi derin bir hüznün kapladığını hissederiz. Ama yine geleceğini bilir, aynı coşku ve heyecanla bekleriz.



Dini bayramlarımız İslam Dinine has özel günler olsa da üstlendiği misyon bunun çok ötesindedir. Çünkü bu özel günlerin amacı toplumun her kesimini kucaklamak ve kucaklaştırmaktır. Dini, dili, ırkı, kökeni ne olursa olsun farklılıklarımızın kattığı bu zengin toplum çeşitleriyle kardeşçe bir arada olmaktır. Tarih boyunca da birçok dinde ve devlette bayramlar bu rolü üstlenmişlerdir. O nedenle ben bayram denince yenilecek tatlılardan ve ziyafet sofralarından ziyade, bunlar ne kadar çok kişiyle paylaşılıyor ona bakıyorum. Veya ne kadar çok kişiyle sevgiyle kucaklaşabiliriz, bunun güzelliğine dikkat çekmekte yarar görüyorum. Çünkü hayatın tüm güzelliklerini paylaştığımızda tam olarak gerçek anlamda mutlu olabiliyoruz.



Özellikle son yıllarda büyük kentlerde belli bir kesimde bayramlar bir tatil planı, bir kaçış planı olarak görüldüğünden, bayramın coşkusu hissedilememektedir. Oysa bu özel günler yalnız kalmayı değil, hep beraber olmanın önemini vurgular.



Unutulmamalı ki; güneşin tadını bulabileceğiniz, tatil beldelerinin havuzları, kıyı şeritlerindeki masmavi kumsallarının keyfi, tropikal adaların güneşi, bu zamana yenilerek unutulup giden kalpten ilişkiler kadar ısıtmayacak hiç bir zaman içimizi ve hiç birimizi.



Bayramlar sadece bizim mutluğumuz veya akrabalarımızın mutlu olması demek değildir aslında. O yüzden bayramda yapılacak eş dost akraba ziyaretlerinden sonra huzur evlerindeki yaşlıları ve kimsesizler yurdundaki çocukları da unutmamak bayramın üstlendiği manevi rollerden bir tanesidir. İmkânlarımız dâhilinde alacağımız küçük hediyelerle bayramı üzgün geçirmeyecekler, mutlu olacaklardır. Tabii onlar mutlu oldukça bizler de paylaşmanın verdiği iç rahatlığı ile daha bir mutlu geçireceğiz bayramı. Şüphesiz ki hatırlanmak önemli bir sevgi kaynağıdır.



Milli ve dini bayramları layığı İle yaşamanın bir diğer önemini de çocuklarımıza bunları nasıl yaşattığımızdır. Nasıl ki bizler çocukluğumuzdaki bayramlarda duyduğumuzu heyecanın aynısını şuan duyamıyorsak bu, çocukluğumuzdaki bayramların bizim üzerimizde bıraktığı güzel etkiden kaynaklanmaktadır. Bu sebeple bizler de çocuklarımıza bayramları en güzel şekilde yaşatmaya çalışmalıyız. Alınacak yeni bayramlıklar, bayramda yapılan sosyal aktiviteler ve milli ve dini değerlerimizin güzelliklerini onlara anlatarak manevi paylaşımlarımızı öğretmeliyiz. ‘Hayatın maddi değerler üzerine değil manevi değerler üzerlerine kurulu olduğunu’ hem anlatmalı hem de örnek davranışlarımızla bunları onlara göstermeliyiz. Unutulmamalı ki ailemizin ve vatanımızın geleceği onlardır.



Sizlerin ve tüm insanlığın mübarek Ramazan Bayramını en içten dileklerimde kutluyorum.



Güzellik, birlik ve beraberlik dolu, her zaman bir öncekinden daha güzel ve mutlu bir Ramazan Bayramı geçirmenizi diliyorum. Büyüklerimizin ellerinden küçüklerimizin gözlerinden öpüyorum. Ramazan Bayramınız kutlu olsun…



Bayramdan sonra da ‘Hayatın Bayram’ tadında geçmesi dileklerimle…



Sevgilerimle...



Melek Sakaloğlu





- - - - - - -

Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.