Türkiye'nin Biyoteknoloji İhracatının Yüzde 50'sini Tek Başına Yapıyor!

Kapasite ve teknolojide global ligde ilk 3 içinde.

Türkiye'nin Biyoteknoloji İhracatının Yüzde 50'sini Tek Başına Yapıyor!
26 Mayıs 2015 Salı 06:55

Türkiye'nin biyoteknoloji ihracatının yüzde 50'si tek bir firma, Ercan Varlıbaş'ın kurduğu lens üretim şirketi VSY tarafından yapılıyor. VSY, Amerikalı ve Japon dev şirketlerin bulunduğu dünyanın en büyük üreticileri listesine girmiş durumda. Kapasite ve teknolojide global ligde ilk 3 içinde. Satışta ise 7'nci. Ercan Varlıbaş, göz doktorluğu okurken Türkiye'de lens üretiminin yapılmıyor olmasını dert edinmiş ve babası Süleyman Varlıbaş'ın "Gel inşaat yap" telkinlerine rağmen biyoteknoloji alanında dev bir tesis kurmuş. Ercan Varlıbaş, "Kimse başlarda bana inanmadı, babam bile 'İyi, dene, sonra gelir inşaat işinde çalışırsın' dedi ama bugün milyar dolarlık dünya devi şirketlere kafa tutuyoruz" diyor gururla. Ercan Varlıbaş'ın hikayesi, Türkiye'de sadece inşaatla değil katma değeri yüksek ürünlerle de para kazanılabileceğini, genç bir Türk şirketin uluslararası kartelleşmiş bir sektörde dengeleri değiştirebileceğini ve doğru kullanılırsa Ar-Ge desteklerinin önemli bir kaldıraç işlevi görebildiğini kanıtlıyor.


Türkiye'de ilk üreten oldu.

VSY, 2009'da ilk ürününü piyasaya çıkarmış bir şirket. İlk fabrika Ataşehir'de kurulmuş. Göz içi katarakt ameliyatlarında kullanılan lensler üreten şirket çok iyi bir ivme yakalamış ve Türkiye piyasasının yarısından fazlasını ele geçirmiş. Varlıbaş, "Türkiye'de bize kadar bu lensler hiç üretilmiyordu, tamamen ithal ediliyordu. Çok yüksek teknoloji ürünler bunlar, dünyada da Türklerin üretmesi çok normal karşılanmadı. Bizim üretimimizle bu lensler ekonomik ve ulaşılabilir hale geldi ve kullanım oranı hızla arttı" diyor.

Gerçekten de sektörde en büyük şirketler hep ABD ve Japon merkezli devler. Yüzyılı aşkın süredir bu sektördeler. Varlıbaş'ın şirketi ise henüz 6 yıldır üretim yapıyor ancak üretim kapasitesi ve teknolojisi ile sektörde ilk 10'a girmiş durumda. Sektörün en büyüklerinden Bosch&Lomb'un en ileri teknoloji ürünlerini de VSY üretiyor. Ayrıca kendi markası ile de tüm dünyaya ihracat yapıyor.

İşe başlangıcını şöyle anlatıyor Varlıbaş: "Cerrahpaşa'da çalışırken hep hayalimdi üretim yapmak. Biyoteknolojik ürünlerin geleceğe yön vereceğini biliyordum. Katmadeğeri çok yüksek, bir tek lensi 690 eurodan satıyoruz. Çocukken TÜBİTAK dergileri okurdum. İşe ilk başladığımda bu alandaki dünya markalarının temsilciliğini aldım ama hedefim hep kendi lensimi üretmekti. Türkiye'de üretim yapmanın yollarını aradım ve sonunda başardım."

Onların silahıyla vuruyoruz.

VSY bünyesindeki Ar-Ge merkezinde 55 mühendis çalışıyor. Bu merkez Türkiye'nin biyoteknoloji alanındaki ilk ve tek teknoloji merkezi... Zeiss'in eski Ar-Ge müdürünü transfer ettiklerini anlatıyor Varlıbaş, "Bu işte kim iyiyse bulup getiriyoruz" diyor. VSY bünyesinde visko elastik adı verilen bir ürün geliştirilmiş. Bu ürünün başında ise yine başka bir global şirketten transfer ettikleri bir Ar-Ge uzmanı var. VSY araştırma geliştirmeye çok önem veriyor, stratejik olarak Amerikalı bir Ar-Ge firmasına yüzde 7.5 hisse verilerek ortak olunmuş. "Türkiye'de teknoloji geliştirecek bir zemin oluşturduk bu sayede" diyor Varlıbaş. Tuzla'da yaptıkları ikinci fabrikada ileri teknoloji ürünler üretilecek. Bu fabrikada göz içi lensin maddesi de üretilmeye başlanmış. Bunu yapabilen dünyadaki 3'üncü firma olmuş VSY... Bu fabrikada 1 milyon 200 bin lens üretilecek. Bu lensler satılırsa şirket dünyada ilk 3 firma arasına girecek.

Peru'dan Japonya'ya kadar 60 ülkeye ihracat yapıyor VSY. Varlıbaş gururla anlatıyor: "İhracatın ciromuzdaki payı yüzde 5'lerden yüzde 40'lara kadar çıktı. Türkiye biyoteknoloji ihracatının yüzde 50'sini biz yapıyoruz. Ama önemli olan Türkiye'nin biyoteknoloji ihracatını artırmak. Biz yeni şirketlere 'biz de yapabiliriz' dedirtebilir, bir model olabilirsek bundan gurur duyarız." Peki Türkiye'den gencecik bir şirket, uluslararası pazarlarda dev rakipleri nasıl oldu da ekarte edebildi? Varlıbaş, rakipleri kendi silahları ile vurduklarını söylüyor. "Global dev rakipler bize suni engeller oluşturmaya çalışıyor ama biz korkmadan üzerlerine gidiyoruz. Gittik Hollanda'da bir şirket kurduk, Avrupa pazarlama merkezimizi oraya taşıdık. Ürünlere Made In EU etiketi de basabiliyoruz. Rakipler başka yerde üretip üzerine Avrupa malı etiketi yapıştırıyordu, biz de Türk olduğumuzu söylemekten çekinmiyoruz ama üzerine Hollanda malı yazabiliyoruz. Nasıl Amerikalılar Türkiye'de bize ürettirip üzerine Amerikan malı yazıp Türklere satıyor, biz de aynı taktiği kullanıyoruz." VSY bu strateji paralelinde aracıları ortadan kaldırarak İspanya, Almanya, Hindistan gibi pek çok ülkede de pazarlama merkezi kurmuş. Bundan sonraki hedef Kuzey Amerika, Çin ve Japonya'da şirket kurmak. "Biz Türk'üz ama uluslararası mentalitede bir şirket kurduk" diyor Ercan Varlıbaş.

 

 

 

Hedef 1.2 milyar dolar

250'si Türkiye'de 300 çalışanı olan VSY'nin cirosu henüz 50 milyon doların altında. Ancak şirketin değeri var olan potansiyelle 250 milyon dolar seviyesinde hesaplanıyor. Ürün portföyünde sadece gözle ilgili 38 yeni ürün olduğunu anlatıyor Varlıbaş. Yeni ürünlerin ciroya önemli katkısı olacağı hesaplanıyor. Bu strateji paralelinde Ercan Varlıbaş hedeflerini 1.2 milyar dolarlık ciroya ulaşmak olarak ortaya koyuyor. Bu rakamı nasıl hesapladılar? "Bir danışmanlık firması ile yıllık, 5 yıllık planlarımız hazırlandı. Karlılığımızı 10'la çarpınca 120 milyon dolar kar ettiğimizde bizim değerimiz 1.2 milyar dolara çıkar. Şu anda tesisimiz hazır, yeni ürünlerimiz yolda." Peki bu değere ulaşınca ne yapacak, satacak mı şirketi? Ercan Varlıbaş yanıtlıyor: "Parayla yapılabilecek şeyler sınırlı. Parayla benim tesisimi kuramazsınız. Parayla uluslararası sıralamalara giremezsiniz. Bugün 1.5 milyon insan bizim ürettiğimiz lenslerle görüyor. Bunun keyfi bambaşka. Para beni motive etmiyor. Biz 1.2 milyar dolar değere ulaşınca peşimizde olan rakiplere 'siz mi bizi alacaksınız biz mi sizi' diyebileceğiz."

Teknoloji teknolojiyi getirdi, şimdi de estetik dolgusu ve kontakt lens üretecek...

"Tuzla'daki fabrikayı kurduk, orada bu kez sadece lens değil, lensin üretildiği ana maddeyi de üretmek için yeni bir hat oluşturduk. Bunu yapınca dedik ki ameliyat sırasında göze enjekte edilen bir dolgu malzemesi var, e bunu da üretelim. Üretmeyi başardık. Bu üretimimiz yabancı sektör dergilerinde yer almaya başladı. Bir teknoloji bir teknolojiyi getirdi. Bu yeni üretim hattını kurunca Ar-Ge müdürümüz dedi ki bu ürün ortopedide de kullanılıyor. Bu üretim hattını da kurduk. Ortopedi sertifikalarını aldık İhracat imkanlarını zorluyoruz. Sonra estetikte dolgu malzemesi olarak da kullanılabileceği için bu ürünü dermafiller olarak da üretme fikri oluştu. Yıl sonunda bu üretime de başlıyoruz. Estetik ve plastik cerrahide de dünyada söz sahibi olacağız. Bunların hepsi Türkiye'de ilk kez üretiliyor ve hepsinin katma değeri çok yüksek. Şimdi birkaç ay içinde büyük bir pazarda daha rekabete gireceğiz ve kontakt lens üretimine de başlayacağız. Belki ileride nükleer tıbba da gireceğiz. Tesisimizde aşı üretebilecek teknolojimiz de var. Yeni alanlara yeni yatırımlara bakıyoruz."

Türk doktorlara, 'onlara benzemeyelim' diyerek devrim arabalar filmini gönderdi.

Ercan Varlıbaş işe başladıklarında önlerindeki en önemli engelin Türk doktorlarını yerli lensi kullanmaya ikna etmek olduğunu anlatıyor. Ellerinde çok üst seviyede teknolojiye sahip lensler var, bunlar standart ürün değil, Amerikalı rakiplerin bile yapamadığı bir ürün ama bu nasıl anlatılacak?.. Varlıbaş kilidi açan yöntemlerini şöyle anlatıyor: "Bütün doktorları gruplar halinde fabrikamıza getirdik, onlara ürünleri gösterdik. Dedik ki en güvendiğiniz lensi de getirin. Testler yaptılar ve bizim lensimizin kalitesini gördüler. Hatta 4 bin Türk doktora Devrim Arabaları filminin CD'sini gönderdik, 'Biz bu lensi ürettik ama Devrim Arabaları'na dönmesin bu iş' dedik. Uluslararası dergilerde klinik deneylerde ürünümüzün iyi yorumlar alması da etkili oldu ve Türk doktorlar ürünümüzü kullanmaya başladı. Böylece pazarın yüzde 50'sine sahip hale geldik. Yurtdışına satış için de aynı taktiği izledik, yabancı bayilere fabrikamızı gezdirdik."

Fonlar kapısında, satmıyor.

"Fonlar geliyor, özellikle sağlık sektörüyle ilgilenen fonlar, Amerikalı, Avrupalı... Anlatıyoruz, 'Daha yeni ürünler çıkarıyoruz, zor dönemleri geçtik, stratejilerimizi geliştirip kendi işimizi yapıyoruz, paraya ihtiyacımız yok'. Bu uluslararası fonlar buluyor bizi, takip ediyor, teklifl erini reddettiğimiz halde bize, 'sizin gibi bir şirketi tanımak güzel, ne zaman ihtiyacınız olursa buradayız' diyen mesajlar gönderiyor, bu çok keyifl i... Biz bu yolculukta destek gördük, Kalkınma Bankası neredeyse faizsiz 2 yıl kredi verdi, bizi bu fonlara muhtaç bırakmadı. Sanayi Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı bizi sahiplendi."

Yeni Ar-Ge desteğini aldı.

"Sanayi Bakanlığı bu yıl ilk kez bir destek projesine başladı, bunda 2 proje birden kazandık. Artık bakanlık, Ar-Ge'si tamamlanan projenin sanayileştirilme aşamasında size yüzde 30 hibe veriyor. Ar-Ge'deki hibe ayrı, bu ayrı. Biz iki ürünle başvurduk. Bir, enjektör sistemi; dünyada da olmayan bir teknoloji. İki, Türkiye'de üretimi hiç olmayan lens suyu üretimi. Çok acıdır kontakt lens solusyonu üretilmiyor Türkiye'de. Biz onu da üreteceğiz. Artık bizim Ar-Ge merkezimiz bir nevi üniversite görevi görüyor. Yurtdışından bu uzmanları getiriyoruz, burada gençleri eğitiyoruz.


Kaynak: dunya.com

 


İlgili Galeriler
Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.