Sivil Toplum Kuruluşları Aslında Kimi Temsil Ediyor?

“Bizlerin” olarak nitelediğimiz bu dernek ve federasyonların çalışmaları aslında kime ya da kimlere hizmet ediyor? Gelin, bu soruların cevaplarını hep birlikte arayalım!

Sivil Toplum Kuruluşları Aslında Kimi Temsil Ediyor?
25 Haziran 2018 Pazartesi 17:31

Yıllardır sistematik olarak yabancı sermayeli zincir mağazaların gelişimi için çalışmayı şiar edinen, hepimizin yakinen bildiği bir derneğin (!) yerel ve müstakil optik müesseseleri yok sayan bu faaliyetlerine karşı mücadele veriyoruz! 

Peki, acaba bu haklı mücadeleyi yürütürken; yerel ve müstakil optik müesseselere karşı yeni ve daha tehlikeli bir cephe açıldığının farkında mıyız?

Yerel ve müstakil optik müesseselerin hak ve menfaatlerini korumak adına kurduğumuz dernek ve federasyonların yönetimlerinin yürüttüğü çalışmalardan ne kadar haberdarız?
 
“Bizlerin” olarak nitelediğimiz bu dernek ve federasyonların çalışmaları aslında kime ya da kimlere hizmet ediyor?

Gelin, bu soruların cevaplarını hep birlikte arayalım!
 
*****
Optik sektörü, her geçen gün, büyüyor!

Sizce bu cümleyi duyar duymaz, nasıl bir tepki vermeliyiz? Mesela, sevinmeli miyiz?

Bu tamamen “Büyüme” kavramına nasıl yaklaştığınızla ilgili…

Öncelikle, verilmesi gereken tepkinin nasıl olacağının netleşmesi için, “Büyüme ”kavramına ilişkin iki temel değerlendirmeye ihtiyacımız bulunmaktadır!

Birincisi büyümenin reel niceliği nedir? Yeterli midir? Hedeflenenin üstünde midir, altında mıdır? Nüfusa ve ekonomik büyümeye oranla büyüme oranı nedir? Bunları bilmek, ölçmek suretiyle elde edilecek verilerin ilk önce masaya yatırılması gerekmektedir.

İkincisi ve daha önemlisi ise büyümenin niteliği hususu… Yani büyüme dikey midir, yatay mıdır? Büyüme daha çok sektörün hangi alanlarında gözlemlenmektedir?

Bu iki çıkış noktası akabinde elde edilen verilerin üzerinden yapacağımız genel bir analiz yaptığımızda, konuya daha bütünsel olarak bakabilme imkânına sahip oluruz.

Sadece büyüyor diye sevinmenin isabetli olmayacağı tartışmasızdır. Şöyle ki;  Bu noktada, bizleri rahatsız edecek bir örnekle izahatta bulunmak isterim: Erken teşhis dolayısıyla zamanında müdahale edilemeyen kanser hücresi ne yapar? Büyür, yayılır ve vücudu ayakta tutan sağlıklı hücreleri de çalışamaz hale getirir! Şimdi söyler misiniz? Kanserin büyümesi ne derece sevindiricidir?

Bunun karşısında, iyi bir işçilik gören çiçek bahçesinin, üretmiş olduğu polenler aracılığıyla, yeni çiçekler üreterek, kendini büyütmesinin insanlara ne kadar mutluluk vereceği tartışmasızdır!

İşte bizler de sektörümüzdeki büyümenin doğru yönde ve boyutta ilerlemesine, yani sağlıklı olmasına odaklanmalıyız.

Her yerde ve her durumda dile getirdiğim gibi biz optik sektöründe dikey değil, yatay büyüme istiyoruz. Yani yerel bağımsız optisyenlik müesseselerin gelişmesini, çoğalmasını ve ilerlemesini istiyoruz. Üretimin yerelleşmesini, millileşmesini istiyor ve destekliyoruz. Bunu sağlamak için yabancı sermayeli zincir mağazaların ülkemizde mantar gibi büyümesi konusunda hep birlikte uyanık olmalı, bu büyümeye yönelik, meşru dairede karşı durmalı ve yerli ve milli olan tarafta güçlenmeye önem vermeliyiz.

Peki, biz bunları dile getirirken neler oluyor?

Bizler, enerjimizi ve işimizi büyütüp ülke ekonomisine katkı sunmak adına sarf etmemiz gerekirken, kucağımıza itilen sorunların çözümüne sarf ediyoruz.

Doğru olan yöntemin, kurumların iş üretmesi, Sivil Toplum Kuruluşlarının da o kurumların sağlıklı zeminler üzerinde çalışabilmesi için gerekli altyapıyı hazırlaması olduğunda hemfikir olduğumuza göre, kurduğumuz derneklerin ve federasyonların çatısı altında gerçekleştirilen birtakım faaliyetlerin  -ki her zaman dürüst bir şekilde hizmet verenleri tenzih ederek yazıyorum- hedef ve amaçlardan uzak, bireysel kazanım beklentisi içerisinde olmaması gerekmektedir.

Evet, yıllardır yabancı sermayeli zincir mağazaların gelişimi için faaliyetler yürüttüğünü herkesin bildiği bir STK yapılaşması var ve bu çalışmalarını son derece sistematik bir şekilde yürütüyor. Ancak, bu faaliyetlerin meydana getirdiği ya da getireceği risklerin tam olarak bilindiğini sanmıyorum. Neredeyse varlık nedeni yabancı sermayeli zincir mağaza olan bu yapılaşmanın ne için çalıştıkları bilindiği için, mevcut ve muhtemel riskleri anlatarak yerel optisyenlik müesseselerinin farkındalığını oluşturmak bir nebze daha kolay oluyor.

Ama asıl tehlikeli olan STK yapılaşması başka...

Burada sözünü ettiğim, sanki yerel bağımsız optisyenlik müesseselerinin yanındaymış gibi görünen dernekler! Ne yazık ki bu oluşum, alenen yabancı sermayeli kuruluşları destekleyen dernekten daha fazla zarar verme potansiyeline sahip! Yerel mağazaların hak ve menfaatlerini gözetiyormuş gibi görünen bu yapının çalışmalarına biraz yakından baktığınızda, milli ve yerel olanları baskılayan kuruluşlara hizmet sunduğunu anlamanız işten bile değil.

Öyleyse neden diye sormanıza gerek yok! Çünkü arka planda kendisine hizmet verilen kurumun, bu derneklere sağladığı özel ticari imkânlar, bu derneklerin faaliyetlerinin de buna göre şekillenmesinin temel nedeni…

Kaldı ki; dernekler kuruluş gayesi itibariyle ticari faaliyetler için kurulmuş organizasyonlar olmadığı için, bir kooperatif marifetiyle ticari faaliyet yürütülebilir. Hal böyleyken, neden görevi tamamen gözlükçülerin hak ve menfaatlerini korumak olan bir sivil toplum kuruluşu üzerinden bu ticaretin yürütülmesinin, incelenmesi gereken bir durum olduğunu düşünüyorum.

Bu noktada daha açık şekilde ifade etmek isterim ki bu durum; “BAL TUTTUK PARMAĞIMIZI YALAYALIM” zihniyetinin bir sonucudur.

Konuyu bu kadar net ifade etmemin nedeni ise, bizatihi, bazı dernek yöneticilerinin şahsımın da bulunduğu ortamda, bu niyetlerini tüm çıplaklığı ve aymazlığı ile ortaya koymaları: Bunun karşılığında da hak ettikleri cevabı benden almış olmalarıdır.

Zihniyet bu olunca da maalesef kimlerin eli kimlerle sarmaş dolaş, sosyal medyada yapmış olduğunuz ufak bir gezintide bunları görebilirsiniz.

Yerli ve milli olan bağımsız gözlükçülerin yönetici diye seçtiği kişilerin, temsilcisi oldukları sivil toplum kuruluşlarını, yabancı sermayeli firma temsilcilerine nasıl pazarladıklarını, sosyal medyada yer alan bu fotolar ile görebilirsiniz! Eğer görmüyorsanız da ileriki zamanlarda bu yazıyı okuduğunuzda (inşallah iş işten geçmemiştir) durumun vahametini daha iyi anlayacaksınız.

Yerli ve milli bir girişimci olarak bendeniz ne yapıyorum?

İş üretimime bakıp, işimi nasıl geliştiririm, kendi sektörümüzü sağlıklı büyütmek adına hangi katkıyı sunabilirim, hangi yeni ürünleri dolaşıma kazandırabilirim diye düşünüp, mesaimi bunlara harcamak yerine; kalkıp sorunlarımıza dikkat çekmek için 11 gün yürüyorum!

Biz, bu yürüyüşün amacını açıklıyoruz…

Bir tane dernek yöneticisi destek verdiğini açıklıyor mu bu yürüyüşe? HAYIR!

Bu yürüyüşe kimlerin katıldığını ve kimlerin destek verdiğini incelerseniz karşınıza YERLİ VE BAĞIMSIZ OPTİKLERİN çıktığını da görebilirsiniz.

Çünkü haklarımızı koruması, yerli ve milli olanın iş alanını genişletmesi amacıyla lobi faaliyeti sürdürmesi için kurduğumuz, sektörümüzü emanet ettiğimiz bazı derneklerin ve federasyonların, kuruluş gayelerinin tam tersi yönünde hareket ettiklerini görüyoruz.

Mevzuata aykırı davranmasının sonucunda, cezai yaptırım almış kurumların cezasının uygulanmaması tarafında lobi çalışması yapan bu derneklerin/federasyonların, şahsi ticari kazanım peşinde olan yönetimlerden bir an önce kurtulması, sektöre verilecek olan zararın önlenmesi adına, bir zorunluluk haline gelmiştir.

(Buradan hangi yabancı firma olduğunu yazmayacağım, zira hukuksuz uygulamalarda bulunup, haklarında tesis edilen yaptırımların gereğini yerine getirmeme aymazlığını gösterenler, yazılarımızda firma unvanına yer verince, hukuk aramaktan kendilerini geri alamamaktadır. Onlara bu imkânı vermeyeceğim.)

Elbette ticaret yapmak, daha fazla kazanç elde etme hedefinde olmak herkesin hakkıdır. Bunu yapana bir sözümüz olamaz. Ama şahsi ticari menfaat için Sivil Toplum Kuruluşu’nun istismar edilmesi kabul edilemez.

Hepsinin yanında, bu uygulama, alenen ve açıkça HAKSIZ REKABETTİR (Bu konuda gerekli incelemeler başlatılacaktır.) Sivil Toplum Kuruluşu, sektörün ortak sorunlarını çözmekle mükelleftir ve ticareti yapan üyelerin aidatlarıyla bu sorumluluğunu yerine getirir. Şahsi ticaret odaklı kişi bu bünyenin dışına çıkar, istediği işi yapar; yok eğer içinde kalmaya devam edecekse, üyelerinin hakkı üzerinden kendine gelir üretme yoluna gidemez,  gitmemelidir.

Bu noktada, sektörümüzün ODA olma aşamasında, bu kişilerin oda yönetiminde olacağını ve gözlükçülerin kaderini belirleyeceğini düşündüğümüzde, sektörün gerçek sahiplerinin şimdiden geçmiş olsun dileklerimi kabul etmesini rica ederim!

Gözümüzü dört açma zamanı. Kim kimdir, kimler kimlerle birlikte, bunları bilme, öğrenme ve birlikte hareket etme zamanıdır. İşin aslını bilmeden desteklemeyelim ve gelişmeleri yakından takip edelim. Körü körüne güvenmeyelim. Zira güvenmek de kontrol etmeye engel değildir. Üstelik güven tesis edilememişse ya da sarsılmasına neden olacak sonuçlar varsa, daha da dikkatli olalım.

Evet, optik sektörümüz büyüsün ve gelişsin istiyoruz. Milli ve yerli kuruluşların elinde, sağlıklı bir şekilde… İşte bu olduğu zaman daha da yüksek hedefler koyabilir, gözümüzü daha da yükseklere dikebiliriz. Ama önce yatay olarak büyümemizi garanti altına almamız gerekiyor! Bunun için de uyanık olmanın, yanlışı fark edip onu doğruya çevirmek için gerekli önlemleri almanın tam zamanı…

Tabi ki bu yazdığım yazı, konulara uzak olduğundan birçok gözlükçü meslektaşım tarafından anlaşılmamış olabilir, ama bu yazının ilgili kişileri gayet iyi anlamışlardır ve inşallah doğru kişiler ODA Başkanı ve yöneticileri olur da optik sektörü bu kişilerden kurtulur.

Kalın sağlıcakla…

Erol Harbi
 


İlgili Galeriler
Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
Mehmet KAHRAMAN - 6 yıl önce
Sn.Harbi size zincir mağzalar konusunda katılıyorum. Geleneksel mağazalar olarak bu yapıya karşı haksız bir rekabetin karşısındayız.Bu sektörün o kadar çok sorunu var ki yerli sermayenin korunması ve desteklenmesi bu sorunlardan sadece bir tanesi.
Bu sektöre hizmet veren arkadaşlarımızın çoğunluğu özveri ile çalışmaktadır. İçimizde malesef sizi de yakın zamana kadar beraber olduğunuz entrikacı şahıslar olsada çoğunluk bu meslek için özveri ile çalışmaktadır. Gaziantep sizin 11 günlük yürüyüş güzergâhınız olmadığından yürüyüşünüze katılamadık. Ancak gönülden desteklerimizi bölge müdürünüzün kamerasına açıkladık. Sevgi ve saygılarımla
Mehmet KAHRAMAN Gaziantep Optisyen Gözlükçüler Derneği.
Avatar
ARTI EKSİ - 6 yıl önce
ÇIK ODA BAŞKANLIGINA ADAYLIGINI KOY HARBİ ADAM.