Reçete İle Yönlendirme Hak Arayışı

Türkiye’de göz hekimlerinin reçete üzerine optik cam markası yazmaları yasal değildir.

Reçete İle Yönlendirme Hak Arayışı
21 Nisan 2021 Çarşamba 14:19

Bu Bir Hak Arayışıdır.
Neden Yabancı Yerli Ayırımı Yapıyorum?

Değerli Meslektaşlarım,

Optik Gazete’de yazdığım yazılar yayınlandığında, zaman zaman sektör mensuplarımız birçok farklı kanaldan bana özel mesaj yollayarak bazı sorular soruyorlar.

Bunlardan biri de “neden yabancı firmalar hakkında bu kadar olumsuz yazıyorsunuz?” sorusu… Genel olarak da bu soru “evet yerliyi desteklemek şart elbette ama…” ya da “yabancı firmaları tehdit olarak algılamanızı anlıyoruz ama…” diye başlayıp beni önyargılı hareket eden bir kişi algılayarak soruluyor.

Hemen belirtmek isterim ki; yabancı firmaları bir tehdit olarak görmüyorum. Bazı yabancı firmaların haksız rekabet yaratacak şekilde davranarak, sektörün yerli kanadına zarar vermesini bir tehdit olarak görüyorum. Ya da ortada bir tekelleşme durumu söz konusuysa bunun bir tehdit olduğunu vurguluyorum. Bir ülkenin yasaları, kuralları ve etik çalışma kuralları içinde yapılan rekabetin, iş hayatında sağlıklı gelişmenin bir parçası olduğunu düşünüyorum. Benim itirazım haksız rekabete neden olan yabancı firmalaradır.

Öncelikle şuna açıklık getirmekte fayda var: Yazdığım yazıların çoğu bir olay üzerine fark ettiklerimi kaleme almak şeklinde ortaya çıkıyor. Dolayısıyla önyargılarıma, genel bir hükmüme ya da sezgilerime dayanarak yazmıyorum. Olaylar üzerine bazı yabancı firmalarla ilgili görüşlerimi paylaşıyorum.

Bu olayların birikmesinden ortaya çıkan sonuçlarla bir genelleme yapmak ise benim olayları düşünme tarzımdır. Genellediğim konular hakkında geriye doğru isteyen herkese bir sürü o genellemenin aslında bir olaya dayalı olduğunu anlatır birçok örnek gösterebilirim. Zaten özelden yazıp soranlara bütün açıklamaları yapıyorum. Ama gelen sorulardan herkes faydalansın diye buradan da herkese duyuruyorum.

Çok yakında bütün bunlara cevap vermeye yardımcı bir örnek daha yaşadık. Ve işte o örnekle birlikte neden yerli-yabancı firma ayırımını bu kadar kesin yaptığımı açıklamak istiyorum.

Bazı yabancı firmalar yurtdışına bağlı olmaktan, farklı bir iş anlayış ve kültürüne sahip olmaktan dolayı; Türkiye koşullarına, çalışma kurallarına, yasalara ve etik şartlara uyarak hareket etmiyorlar. Uymak istemiyorlar, uyum sağlamak istemiyorlar. Sektörü kendi koşul ve şartlarına uydurmak istiyorlar. Uydurmak istedikleri sistem de her zaman için büyüğün küçüğe karşı avantajlı olduğu sistemdir. Bu sistem finansal gücün başka her türlü maddi ve manevi güce karşı her zaman üstün gelebileceği zeminler üzerine kuruludur.

Türkiye’de göz hekimlerinin reçete üzerine optik cam markası yazmaları yasal değildir. Reçete üzerine cam markası etiketi yapıştırması, yanında cam broşürü vermesi, yanında markalı cam kanallarını anlatan broşürler sunması yasal değildir.

Gösterin bana bu yöntemi uygulayan bir tane yerli optik cam üreticisini.
Gösteremezsiniz, çünkü yoktur.

Maalesef bunca zamandır doktor reçetesi bu şekillerde markalanmış olarak tespit edilen örneklerin HEPSİ YABANCI MARKA üreticileridir.

Finansal gücün yaptırımını “doktor çalışması” arkasına gizleyerek, maalesef bazı hekimlerimizi de Tıbbi Deontoloji kuralları çerçevesinde yasa dışı uygulamalara dahil ederek bu yüz karası işlemi yapanların hepsi bazı yabancı marka üreticileridir.

Hepsinin avukat ordusu vardır, yasalara doğrudan karşı koymazlar, açıklarını bulup o yollardan hareket ederler. Nasıl mı?

  • Mesela 29001 sayılı Tıbbi Cihaz Satış, Reklam ve Tanıtım Yönetmeliği kapsamında optik ürünlerin reklamını yapmak yasaktır. Ama Türkiye’de iyi tanınan bir yabancı zincir mağaza güneş gözlüğü reklamı yaparak, reklam yasağının olduğu bir sektörde mağazalarına müşteri çekebilmektedir. Bunu da tabii yüksek finans gücü sayesinde yapabilmektedir. Bu da yerel bağımsız optisyenlik müessesselerinin rekabet edemeyeceği bir alandır.
  • Aynı yabancı zincir mağaza “koruyucu gözlük” adı altında bir kategori uydurarak ve bu kategoriyi 29001 sayılı yönetmeliğin dışındaymış gibi göstererek televizyon reklamları yaptı ve mağazalarına bu yolla müşteri çekti. Bu da bir yanıltmadır. Burada hinliği, akıl ve zekanın yerine koyarak bulunan bu ara yollar, maalesef ki kurallara ve yasalara tam uyan optisyenlik müesseselerine karşı ciddi bir haksız rekabet durumu yaratıyor.
  • Bazı yabancı cam üreticileri de “Doktor Çalışması” yaparak optik pazarını büyüttükleri iddiasındadırlar. Doktor çalışmalarıyla reçete ürettikleri, optisyenlik müesseselerine müşteri kazandırdıkları kulisini yapmaktadırlar. Gerçekte böyle midir? Ancak detaya girince öyle olmadığını görebilirsiniz:
    • İşin aslı bu çalışma kapsamında reçeteleri markalandırarak gözlükçüyü “marka satmaya” mahkum etmektedir. Burada büyük bir algı yanıltması vardır. Bu çalışma ile pazar büyütülmemekte, resmen kendi markaları için pazar yaratılmaktadır.
    • Yabancı marka cam satmak, pahalı cam satmak anlamına gelmektedir. Diyelim ki 1 TL değerindeki bir yerli cam, yabancı marka olunca 10 TL’ye çıkıyorsa gözlük kullanımı da “pahalılaştırılıyor” demektir. Bu da kullanıcıların alım gücünü zorlamaktadır. Ve maalesef bu nedenle pazar geliştirmenin tam tersine bir sonuç ortaya çıkmaktadır. Çoğu zaman kullanıcıyı, gözlük numarası değişmesine rağmen, camları belki de çizilip, eskiyip rahatsızlık vermesine rağmen “pahalı” diye daha uzun süre aynı camı kullanmak zorunda bırakmaktadır.
    • Gözlükçü/optisyen eline gelen reçete ile kendi karar verdiği denediği, ya da denemek istediği bir markayı seçebilmelidir. Kullanıcıya doğru camı sunabilmek için bu önemli bir ayrıntıdır. Kullanıcının gözlüğünün temin edilmesinde sağlık şartları ve reçetesi şüphesiz ki çok önemlidir, ancak tek başına yeterli değildir. Kullanıcının gözlüğünü nasıl kullanacağı, hangi ortamlarda kullanacağı ve kendi alım imkanları da çok önem arz etmektedir. Ve bunu ancak gözlükçüsü/optisyeni bilip değerlendirebilir. Yabancı markanın yüksek fiyatlarına mahkum olmak, gözlükçünün kullanıcıya iyi hizmet verememesi ile sonuçlanır.
    • Burada zaten yapısı ve lokasyonu itibarıyla yabancı markalı optik cam satan optisyenlik müesseselerinden bahsetmiyorum. 7400 optik mağazanın 400-500’ü bu kategoridedir. Ancak bunun dışında kalan optisyenlik müesseselerini “size reçete üretiyorum” diye kulis yaparak yabancı markaya mahkum etmek onların pazarını geliştirmez, maalesef müşteri kaybına bile uğramalarına neden olur.

Durum buyken, olan kime oluyor? Kanunlara uyan, dişini tırnağına takıp uğraşan yerli üreticiye oluyor…

Benimki bir hak arayışı. Biz ses etmediğimiz sürece artarak devam edecek ve sonunda yabancı tekelin oluşacağı bir sistemin gelişine itiraz etmeliyiz ki sorun büyümesin.

Aynı şekilde internetten yasal olmayan online kontak lens satışıyla da senelerdir mücadele ediyoruz. Optik mağazalara yaptığımız her seminerde bu konu açılır ve her seferinde gözlükçü/optisyen meslektaşlarımız “kontak lens firmaları ürün temin etmese bu sorun kalmaz” derlerdi. İşte bu kadar basit.

Problem bu kadar kolayca çözümlenecekken olay başka türlü cereyan ediyor. Bırakın bazı kontak lens firmalarının ürün temin etmemesini, pazarlama bütçelerini internet sitelerine akıtarak çok uygun fiyatla internetten satışına hız veriyorlar. Bunu yaparken yasa dışı olmasına rağmen, açıklardan faydalanıyorlar. Bunu yapan kimler? Bazı yabancı marka sahipleri. Yurt dışında kendilerinin kurup besledikleri, büyüttükleri, alıştıkları sistem Türkiye’de de yasal hale getirilene kadar beslemeye de devam edecekler.

Benimki bir hak arayışıdır. Ve elimden geldiğince de arayışıma devam edeceğim.

Aşağıda örneklerini bulabilirsiniz. Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihazlar Kurumu’na yazılan dilekçe. Türkiye Oftalmoloji Derneği’ne yazılan dilekçe. Türk Optisyen-Gözlükçüler Birliği’ne yazılan dilekçe.

Başvurabildiğimiz her yere başvurup duyuruyoruz. Optik Gazete’den sektör mensuplarını haberdar ediyoruz. Optisyenlik müesseselerini bu konuda dikkatli olmaya, bu durumla karşılaşınca göz ardı etmeyip harekete geçmeye ve asla bu durumun bir parçası olmamaya davet ediyorum.

Hepinize hakkaniyet kuralları içinde bereketli, bol kazançlı günler diliyorum.

Kalın sağlıcakla,

H. Erol Harbi

Yönetim Kurulu Başkanı

Opak Lens

Akay Optik

Cihan Medikal

Optik Gazete

Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihazlar Kurumu’na yazılan dilekçe için tıklayınız.

Türkiye Oftalmoloji Derneği’ne yazılan dilekçe için tıklayınız.


İlgili Galeriler
Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
MUSTAFA BABALIK - 3 yıl önce
Ülkemizde parakende optik magazaları sistematik olarak yabanci imalatci ve toptancilar tarafından promosyon ürunler verilerek borçlandirilmaktadir.Malesef bu yıllardir devam etmekte ve parakendeci meslek sahipleri bu oyuna gelmekteler.Meshur Fransız firmasinin Türkiye pazarına geri dönmesi bu oyunun 2.perdesi dir.Bundan sonra planli olarak uretici yerli firmalar satin alinarak devam edilmiş son asamaya gelinmistir.Son aşama ise alis veriş merkezlerinden cikarak sehirlere caddelere mahallelere parakende magazaları açilacaktir.Optik sektörünün parakendeci ayagindaki kardeslerim hâlâ bu oyunda figüran olarak oynamaya devam etmekteler.Tek çareleri bence yerli üretici firmalari desteklemeleri ve güçlerini birlestirmeleri.Hâlâ vakit var...
Avatar
İsmail çalışır - 3 yıl önce
Sayin erol bey hakkımızı aramakla göstermiş olduğunuz bu tutumu destekliyor haksız rekabete HAYIR DİYORUZ.