Gerçek Niyetleri Ne?

İki gün önce “Optik Sektörünün STK Yöneticisi Nasıl Olmalı?” başlıklı yazım yayınlanır yayınlanmaz iki ayrı kişiden hemen telefon geldi. “Çok doğru noktalara vurgu yapmışsın” diyen iki ayrı meslektaşımdan biri lafın arasında, “sizin de zamanında internetten online satış yaptığınızı söylüyorlar, hatta ellerinde belge varmış,” dedi.

Gerçek Niyetleri Ne?
03 Ağustos 2018 Cuma 13:20

Bir belge lafıdır dolaşıyor. Ama nedense belgeler ortaya çıkamıyor. Ben bugün söz konusu olan belgeleri sizin gözleriniz önüne sereceğim. İnceleyin bakalım, bahsettikleri gibi internetten online satış yapmış mıyım? Yoksa internetten satış yapılmasın diye yollar mı aramışım?

Belgeleri sunarken, size o zamanki ortamı da anlatacağım ki resmin tamamını görebilesiniz.

Anlatacağım olaylar 2010 yılları civarında başladı ve bugüne geldi. Ama ondan önceki başlangıç kısmını da kısaca yazacağım ki anlatılmamış bir şey kalmasın.

Herkesin artık bildiği gibi, ben gözlükçülük mesleğimi dedemden ve babamdan devraldım. İlk iş yerim 1964 tarafında babam tarafından açılan Ortaköy’deki Harbi Optik isimli optisyenlik müessesesiydi. Kontak lens işinde ciddi bir gelecek görerek, Ortaköy’deki mağazamızda kontak lens satışı konusuna şahsen odaklandım ve 1993 yılında Türkiye satışlarının %10’unu tek başına o mağazadan yapar hale geldim. Benim için bu, iş yaşamımdaki ilk önemli adımımdır ve bana göre bugün bile bakıldığında büyük bir başarıdır.

Şu andaki durumda ise; babamdan devraldığım Harbi Optik Ortaköy’e ek olarak Kadıköy, Bakırköy ve Sarıyer’de olmak üzere ailemize ait olan toplam 4 mağazamız bulunmaktadır. Perakende işim bundan ibarettir ve her zaman söylediğim gibi perakende tarafında büyümek gibi bir planım bulunmamaktadır.

Yasal olmadığı halde internette online kontak lens satışları ile mücadeleye başlamam ise 2010-2011 yıllarına rastlar. O dönemde yavaş yavaş hızlanan internette e-ticaret olayı, tıbbi cihaz olmasına karşın kontak lensi de kapsamaya başladı. Opak Lens olarak toptancılığını yaptığımız kontak lenslerin internette yasal olmamasına rağmen online satışının büyümeye başladığını gördüğümüz anda da bununla ilgili hemen yasal yollardan mücadeleye başladık.

Internette Online Kontak Lens Satışı İle Mücadelenin İlk Yılları
2010-2013


Bu yazıyı okuduktan sonra veya hemen şimdi aşağıda verdiğim belgeleri incelemenizi şiddetle öneririm. Bu belgeler, 28 Ekim 2013 tarihinde optisyenlik müesseselerine dağıtmak üzere bastığımız bir dosyadır.
Bu süreçte yaptıklarımız aşağıda ayrıntılı olarak açıklanmıştır.







Özet olarak, o dönemde yapılan faaliyetlerin başlıkları şunlardır:

  • Yaygın internet alışveriş siteleri üzerinden yapılan satış durduruldu.
    (Sahibinden.com, gittigidiyor.com gibi)
  • Sağlık Bakanlığı’na şikayet bildirildi.
  • Ulaştırma Bakanlığı’na kapatma dilekçeleri gönderildi.
  • Lens Üreticileri Derneği’ne bilgilendirme yapıldı.
  • Optik Gazete haber portalı üzerinden duyuru yapıldı.
  • Sivil Toplum Kuruluşları göreve çağırıldı.
  • İmza kampanyası başlatıldı.
  • Optisyenlik müesseseleri ne yapmaları gerektiği konusunda tek tek bilgilendirilerek, mücadeleye çağırıldı.
  • Bir göz hekiminin bilgi verdiği bir kamu spotu hazırlattık ve yayınlattık.
Yukarıda gördüğünüz gibi 2010-2013 yılları arasından bir yandan yasal yönde mücadele verirken, bir yandan da Sivil Toplum Kuruluşlarını harekete geçirdik ve optisyenlik müesseselerine bilinçlendirme çalışmaları yaptık.

Bu çalışmaların hepsi zaman alıyordu. Özellikle yasal başvurularımızdan sonuç almak uzun zaman sürüyordu. Ayrıca yasal olarak sonuç aldığımız halde cezaların düşük olması nedeniyle faaliyetine ara vermeden durduran sitelere karşı da elimiz kolumuz bağlı kalıyordu.

Ve işin aslı, bütün bu mücadelede asıl ulaşmamız gereken taraf kullanıcılardı. İnternette gezinen ve giyim kuşamlarını internetten satın aldıkları gibi yasalardan ve sağlık risklerinden haberdar olmadıkları için kontak lenslerini de internetten online satın almak isteyen kullanıcılara nasıl ulaşabilirdik?

Bununla ilgili iki ayrı proje geliştirdim. Her iki proje de içinde internetten online satış bulunmayan, tam aksine internetten online kontak lens satın almak isteyen kullanıcılara ulaşarak onları bu satıştan caydırarak bilinçlendirmeyi hedefliyordu.

İnternette Kontak Lens Satışı Mücadelesinde Harbi Optik Projesi

Birinci projede Harbi Optik’in perakende yapısından faydalandım. Harbi Optik’in web sitesinde “internetten online satın almanın zararlarını yazarak, internetten online satın alacağınız kontak lensi gelip optik mağazadan alın, %25 indirim yapalım’’ diye duyurduk.
  • Bu bir kampanyaydı ve o sitenin e-ticaret altyapısı yoktu. Yani aslında online satış yapılmıyordu. Sadece kullanıcıya ekstra indirim sunuluyor ve internetten alışveriş yapmasının zararları anlatılarak bilinçlendiriliyordu.
 
  • Bu kampanyada internet sitelerinin %25 altına fiyat vererek, zararına satış yapmayı göze aldık.
İşte “Erol Harbi zamanında Harbi Optik üzerinden internetten online satış yaptı” dedikleri konunun aslı budur.  Burada amaç internetten kontak lens satmak değil, kullanıcılara ulaşarak vazgeçirmekti.
Bu projenin bana göre iki sorunlu noktası vardı.
  • Birincisi ticari açıdan zararına satış yapmaktı –ki bunu da internetle mücadele adına zaten başta göze almıştım.
  • İkincisi ise projeyi sadece Harbi Optik üzerinden yapabildiğimiz için diğer optik mağazalarda haksız rekabet algısı yaratma riski bulunmasıydı. O gün için buna bir çare geliştiremediğimden dolayı işime zarar verebileceğini bile bile bunu da göze aldım.

    Aslında tüm yerli optik mağazaları Harbi Optik Projesi örneğinde olduğu gibi internette bu iskontoyu yapacağını duyursaydı internetten satış yapan firmaları hep birlikte çok zorlamış olurduk. Ayrıca zaten o yıllarda çok fazla lens kullanıcısı da yoktu. 3-5 tane lensten para kazansan ne olur, kazanmasan ne olur. Ama bu yolla, optik mağazaya giren kişilere çapraz satış yöntemi ile başka ürünler satılarak bu durum da kompanze edilebilirdi ve en önemlisi müşteri kaybı yaşanmazdı. İşte bu amaçla bu projede ben zararına satış yapıp örnek olmaya çalıştım.
Bu örnek, tahmin ediyorum ki benim iki noktadaki duruşumu size net olarak gösteriyordur. Biri internetten online mücadele konusunda gerçekten ve samimiyetle çok çaba harcadığımı umarım görebiliyorsunuzdur. Ötekisi de “pire için yorgan yakarım” dediğim şey budur. Başkasının yorganı değildir bahsettiğim, kendi yorganımdır. Eğer sektörümüz yara alacaksa ev yanmasın diye kendi yorganımı yakarım. Riski göze alırım. Eğer iyi geleceğine inanıyorsam acı ilacı içerim. Başkasının yorganında ise gözüm yok. Yeter ki başkasının payından, haksız yoldan elde edilmiş olmasın.

İnternette Kontak Lens Satışı Mücadelesinde Optik Gazete Projesi

İkinci projede ise Harbi Optik Projesinde sözünü ettiğim haksız rekabet algısını ortadan kaldırdım.

Bana göre kullanıcıyı internetten online satış yapan sitelerden çekip çıkarıp satışı optik mağazalara yönlendirmenin en güzel şekilde yapıldığı bir projeydi. Ancak maalesef bu projenin yaşamasına izin verilmedi.

Projelerin rafa kalkmasını az sonra anlatacağım. Önce projeyi yazmak istiyorum.

Harbi Optik Projesi’nde içime sinmeyen iki sorunu nasıl aşacağımı uzun zaman düşündükten sonra yeni bir yol aklıma geldi. Bu arada internetten bugün dahi yasal olmadığı halde kontak lens satışı yapan siteler o zamanlarda epey palazlanmaya başlamışlardı. Google üzerinden reklam yoluyla bir çok kullanıcının dikkatini çekiyor ve internette online satışların çoğalmasına neden oluyorlardı.

Optik Gazete Projesi’nde şunları yaptık:
  • Optik Gazete’nin altında bir özel altyapı kurdurduk. Ayrıca sitenin SEO altyapısını yenilemek için siteyi başka bir platforma taşıdık. Bunun yazılım maliyeti 2013 yılında 100 Bin TL  civarındaydı. Aylık olarak da tam olarak 30Bin TL Google reklamları için bütçe oluşturduk.
  • Bugün online kontak lens satışı yapan firmaların uyguladığı şekilde Google reklamları ile kullanıcıların dikkatini çekerek Optik Gazete’ye getirecek bir ajans ile anlaştık. Ve internetten alışveriş yapmaya alışmış kontak lens kullanıcılarını Optik Gazete’deki bir ilana çekerek, oradan bilgi vermeye başladık.
  • “Lale’nin Hikayesi” isimli bir mini video ile kullanıcılara internetten kontak lens satın almanın onlara getireceği sağlık risklerini anlattık ve yasa dışı bir alışveriş yapmakta olduklarının farkında olmalarını sağladık.
  • Optik Gazete’den duyuru yapıp optik mağazalara projeyi anlattık ve bu sistemin içine davet ettik. Ayrıca aşağıdaki linkte göreceğiniz dosyayı bastırarak o zaman Türkiye’de bulunan 4000 optik mağazaya elden teslim ettirdik. Tek tek tüm optik mağazalara projeyi anlattık. Bu teknolojik altyapıya tüm Türkiye’deki yerel bağımsız optisyenlik müesseselerinin hepsi davet edildi. Onlara bu proje kapsamında gelen kontak lens kullanıcılarına istediği ürünü özel fiyattan satabilecekleri bir sözleşme yaptık. Burada da karsız ürün satışını sineye çekmeyi göze aldık.
  • Bu proje kapsamında kontak lens kullanıcısı siteden hangi ürünü istediğini belirtecek kadar ilerliyor ama iş satın almaya gelince, “kendine en yakın optik mağazayı listeden seç” aşamasında bir optik mağaza seçiyordu. Yani lensi siteden alıp, lens evine kargo ile gitmiyordu. Kredi kartı bilgisi vermiyor veya parayı havale etmiyordu. Sitedeki altyapı hiçbir şekilde e-ticaret uygulaması değildi. Kullanıcı siparişini internetten veriyor, ama ertesi gün siparişini almak üzere kendisine en yakın optik mağazaya gidip kontak lensini o optik mağazaya ödeme yaparak teslim alıyordu.
Bu müthiş bir projeydi. Gerçekten müthiş bir projeydi. Bu projenin tek sorunu bize çooook pahalıya mal olmuş olmasıdır. Ciddi bir altyapı ve tanıtım yatırımı yaptık. Ayrıca ekibimiz, aylarca bu projenin tamamlanması için ciddi emek ve zaman harcadı.

BU PROJE INTERNETTEN YASAL OLMAYAN KONTAK LENS SATIŞINI BİTİRECEK OLAN ÇÖZÜMDÜ.

Ancak birileri internette satışın önüne geçmemize izin vermediler. Yerel bağımsız optisyenlik müesseselerinin kazanmasını istemediler.

Neden?

Nedenini okumadan önce bu projenin optisyenlik müesseselerine dağıtılan dosyasını ekteki fotoğraflardan görebilirsiniz. Ayrıca her vitrine yapıştırılmak üzere bir de “Kontak Lens Optisyenlik Müessesesinden Alınır” etiketi dağıtmıştık, onu da en son fotoğrafta görebilirsiniz.









Internette Kontak Lens Satışı Mücadelesi Projeleri Neden İstenmedi?

Aslında yaklaşık 8 senedir iş yaşamıma baktığım zaman internetten online kontak lens satışının önünde durmak için ne çok şey yapmış olduğumuzu görüyorum.

Bu projelerin dışında 2014’de Optik Gazete’de Kontak Lensler için bir video yarışması hazırlayıp otomatik cam kesme makinalarından tutun da fokometrelere kadar birçok ödül vermiştik. 2015’de hem gözlük hem de kontak lenslerle ilgili yaptığımız video yarışmasında Hyundai i10 araba bile verdik. Yeter ki optisyenlik müesseselerimiz bu konuları fark etsin, tehlikeyi görsün ve kullanıcıları uyaran videolar çekerek dağıtsınlar diye…

En son olarak da 11 günlük yürüyüş var. 2018’in Mayıs ayında İstanbul’dan Ankara’ya “Korsan Kontak Lens Satışına Hayır” diyerek yürüdüm. Çoğunluk bunu gördü, bunu duydu. Ama ben bu uğurda yıllardır mücadele veriyorum. Ve gücüm yettikçe de vermeye devam edeceğim.

Burada bir es verip soracağım sizlere:

Ben eğer internetten kontak lens satışı yapıyor olsaydım ne demeye bu uğurda bu kadar çaba göstereyim, ne demeye bu kadar zaman, emek, para harcayayım? Burada bir akıl, bir mantık var mı Allah Aşkına?

Dolayısıyla görüp göreceğiniz belgeler bunlar işte. Internetten online kontak lens satışı yaptı diyenler bu projelerin ne olduğunu çok iyi bildikleri halde çarpıtıp, bunları kulaktan kulağa yayıp duruyorlar.

Güneş balçıkla sıvanmaz. Ben önüme çıkan hiçbir engelden çekinmiyorum, bu uğurdaki mücadelemi sürdürmeye devam edeceğim. Bunu da burada bir kez daha söylemiş olayım.

Gelelim ben bunları yaparken optik sektörünün zemini nasıldı? Sivil Toplum Kuruluşları bacağında neler olup bitiyordu? Bu projeler neden katledildi?

2010-2012 yılları arası…

Yabancı sermayeli zincir mağazaları temsil eden bir dernek ciddi bir lobi çalışması yaparak Sağlık Bakanlığı’ndaki, Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu’ndaki ilgili mercilere kendi fikirlerini çok güzel bir şekilde aktarıyor. Lobi çalışmaları önemlidir. Sivil Toplum Kuruluşları temsil ettikleri kurumların sorunları ve beklentilerini regülasyonu sağlayan kurumlara aktarmakla yükümlüdürler. Dolayısıyla bu noktada yabancı sermayeli zincir mağazaları temsil eden STK’nın yöneticileri bu işe önem verip, etkili bir çalışma yapıyorlar ve o dönemin yerel bağımsız optisyenlik müesseselerini temsil eden derneğin önünü kesiyorlar.

Doğal olarak sadece yabancı sermayeli firmaları temsil eden derneğin görüşlerini dinleyen Sağlık Bakanlığı ve TİTCK yetkilileri, yaptıkları düzenlemeleri de hep o doğrultuda yapıyor.

İnternetten online kontak lens satışı kimlerin işine geliyor?

Yabancı sermayeli perakende firmalarının hepsi internette kontak lens satışlarının serbest olmasını istiyorlar. Yurt dışında hazır altyapıları var çünkü. Serbest olduğu anda hemen gelir üretmeye başlayabilirler. Reklam güçleri de çok fazla olduğu için etrafta bir tane yerel optisyenlik müessesesi bırakmadan tüm internet platformundan gelen tüm kullanıcılara ulaşabilirler.

Dünya devi kontak lens üreticileri de internette kontak lens satışlarının serbest olmasını istiyorlar. “Türkiye’de bu yasal bir uygulama değil, internet satıcılarına ürün vermeyin,” der demez hemen “Rekabet Kurumu tarafında sorun yaşamamak için biz herkese ürün tedariği yapmak zorundayız,” diyerek kendilerini konunun dışına alıyorlar. Ve arka planda internet satıcılarına daha iyi fiyatlar sağlayarak o kanadın güçlenmesine çalışıyorlar, destek veriyorlar. Orayı bir reklam tanıtım ağı olarak görerek pazarlama desteği sağlıyorlar.

Bu konuda palazlanmış birkaç internet satıcısı firma da aldıkları tüm cezaları ödeyerek, tutunmaya devam ediyorlar. Onların da uzun vadede niyeti müşteri veri tabanlarını ve sistemlerini geliştirerek gün gelip internetten online kontak lens satışı serbest olduğunda şirketlerini yurtdışı internet platformlarına satmak.

Bu resme baktığınız zaman internette online kontak lens satışından fayda sağlayacak üç ana grup var: Yabancı sermayeli zincir mağazalar, kontak lens tedarikçileri ve internet sitelerinin kendileri.

Burada hemen bir parantez açarak aklıma gelen bir noktayı daha eklemek istiyorum. Şirketimiz Cihan Medikal’in getirdiği Elegance marka ürünlerin hiçbiri internetten satılmaz. Satıldığını gördüğümüz zaman da hemen müdahale ederiz. Biz yerel bağımsız optisyenlik müesseselerine verdiğimiz sözün hep arkasındayız. Bu da, bu konudaki duruşumuzun başka bir göstergesidir.

Aynı yıllarda biz ne yapıyoruz?

Şimdi gelelim o yıllarda bizim ne yaptığımıza… O yıllarda ben aynı bugün olduğu gibi işini geliştirmeye çalışan bir işadamıyım. İnternette kontak lens satışlarının ciddi bir tehlike haline gelmesini fark etmemle birlikte mücadeleye başlıyorum. İlgili mercilere şikayetleri yapıyoruz. Avukatlarımızı görevlendiriyoruz. Mahkemeler açılıyor.  Sahibinden.com, gittigidiyor.com gibi kurumsal şirketler ihbar yazılarını alıp yasa dışı bir iş yaptıkları konusunda uyarılınca hemen kontak lens satışlarını durduruyorlar. Başarılı sonuçlar alınıyor. Seviniyoruz. Devam ediyoruz.

Zaman içinde firmaların bir kısmı hemen yasaya uyarken, bir kısmı inatla faaliyetlerini sürdürüyor. İnanmayacaksınız ama mahkeme kararı olmasına rağmen, aylarca yıllarca cezası uygulanmayan firmalar var.

Bu arada karşı atak başlıyor. Ben mücadele ettikçe benim hakkımda şikayetler başlıyor. Şirketlerimize internetten online satış yaptığımıza dair asılsız şikayetler geliyor. İşler durduruluyor, belgeler toplanıyor, her şey inceleniyor. Sonuç: Şikayet konusu internetten online satış yapıldığına dair bir faaliyet bulunmamaktadır.

Baştan aşağı inceleniyoruz. Bu arada ne var ne yok inceleniyor, mesela Harbi Optik’te reçetesiz satış yapıldığına dair bir tespit bulunuluyor. Aslında reçete defterine işlenmiş ama reçetenin fotokopisini almamışız. Allahtan daha sonraki tarihlerde TİTCK reçete fotokopisinin saklanmasına gerek olmadığı,  yalnızca deftere işlenmesinin yeterli olacağı ile ilgili bir görüş yazısı yayınladı da bu tip tuzakların önüne geçti. Ama o dönemde Harbi Optik ceza alıyor. Ve biz bu cezaya itiraz bile etmiyoruz.

Şahsıma şikayet oluyor, mesul müdür olarak optik mağazada olmadığım için meslekten 3 ay men ediliyorum. Haklı bir şikayet bu. Benim bütün işlerim yasal, bu durumda bir daha kendimi mesul müdür olarak göstermemem gerekiyor diye, ücretini verip gerçekten mağazadaki sorumluluğu üstlenecek mesul müdür tayin ediyorum.

Yine bir antrparantez: “Optik Sektöründe Bir STK Yöneticisi Nasıl Olmalıdır?” yazımda işte bunu da söylemek istedim.  Mesul müdürlük vazifeni ya layığıyla yapacaksın, ya da yapmıyorsan ücretini verip, yerine bir mesul müdür tayin edeceksin. Kimse çıkıp da “ben gönüllü bir iş yapıyorum, o yüzden ayrıca buna bedel ödeyemem” demesin. Hem kooperatif görevinden yüksek maaş alacaksın, hem dernek altında iktisadi işletme açarak kendi mağazanın gelirini yükselteceksin, hem de bir mesul müdür maaşı ödemekten imtina edeceksin… İşte bu olmaz.

Tekrar o günlerdeki bizim durumumuza dönersek birden ateş hattının ortasında kalıverdik.

Bir yandan bir sürü yasal mücadeleyi kazanmışız ama sonuca dönüşmüyor, cezalar uygulanmıyor. Bir yandan bize saldırı var. Bu işi en üst merciden konuşmak gerekir diye Sağlık Bakanlığı’na ve TİTCK’e ziyaretler yaptım. Yaptığım işleri anlattım. Optik sektörünün gelişimi için yapmak istediklerimi dile getirdim. Ve internette kontak lens satışlarının sektörümüze getireceği riskleri anlattım. Mücadelemizi ve yapılması gerekenleri anlattım. Beklentilerimizi ilettim. Yerel bağımsız kanalın yabancı sermaye baskısı altında ne zorluklar yaşadığını dile getirdim.

Ben bunları aktarırken Sağlık Bakanlığı ve TİTCK, ilk defa yerel bağımsız optisyenlik müesseselerinin tarafında olan bir kişiden sektörün sorunlarını duymuş oldu. Ve ben bu ziyaretlerimde yalnızca internette kontak lens satışına ilişkin bilgilendirmeyi yapmakla kalmadım, yabancı sermayeli zincir mağazaları temsil eden derneğin senelerce kurguladığı senaryodaki yanlışları da açığa çıkarmış oldum.

Bu arada 2012 yılında yerel bağımsız optisyenlik müesseselerini temsil eden derneğin yönetimi de değişmişti. Bugün yönetimde olan ekip, yönetime kendileri talip olmuşlardı. Ben kendilerini o zamanlar bir merhabadan öte tanımıyordum. Ama yerel bağımsız optisyenlik müesseselerinin temsili kanadında bir kan değişimine ihtiyaç vardı. Bu ekip de söylemlerinde benim de inandığım fikirleri bildiriyorlar ve hevesli görünüyorlardı. Seçildiler, biz de söylemlerine güvenerek destekledik. Ancak buraya da hemen bir ek yapayım; daha sonraki tarihlerde seçilen bir kişiyi (dernek başkanını) bir gece operasyonu ile devre dışı bırakmaları beni çok şaşırttı ve bundan dolayı o olaydan sonra derneğimizin yönetimine şüphe duymaya ve daha temkinli olmaya başladım.

O zaman yeni olan bu STK yöneticileri aynen bir önceki yönetim gibi Sağlık Bakanlığı ve TİTCK görüşmelerinde arka planda kalıyor, seslerini duyurabilmek için görüşmeler yapamıyorlardı. Bu konuda da ayrıca destek vererek, sektörümüzün temsilcileridir diyerek toplantılara katılmalarını sağladım.

Bugün yaşananlara gelince durum bambaşka...

O zamanki mütevazı STK yönetici adaylarının bugün dernek altında iktisadi işletme kurarak, bir yandan kooperatiften maaş alarak, bir yandan da kendi mağazalarına mesul müdür olarak yaşam stillerinin değişmesi incelemeye değerdir. İşte bu nedenle dernek hesaplarının incelenmesi için mahkeme başvurusunda bulundum.

Bu arada ben zannediyorum ki biz internette online kontak lens satanlarla mücadele ederken, onlar da bize savaş açtı, karşılıklı bir mücadele halindeyiz. Meğer şikayet sahipleri bizim Sağlık Bakanlığı ve TİTCK yolunu açıp bizi temsil ediyor sandığımız dernek yöneticileriymiş.

Bundan haberdar olmam da ilk olarak Sağlık Bakanlığı’nda derneğin başkanının da bulunduğu bir toplantıda bir SB yetkilisinin sorduğu soruyla gerçekleşti: “Ben sizi anlamıyorum Erol Bey,” dedi, “sizi internette online kontak lens satışı yapıyorlar diyerek şikayet eden bir dernek için neden bu kadar uğraşıyorsunuz?”

Şaka gibi değil mi? Meğer bizim Optik Gazete projesinin şikayeti, bu dernek tarafından yapılmış. Aramızda ciddi tartışmalar oldu, ancak ok yaydan çıkmıştı bir kere ve proje iptal olmuştu. Ve ben o zaman işin altındaki şahsi kazanç ve menfaat ilişkilerini fark etmediğim için yine de yerel bağımsız optisyenlik müesseselerinin temsilcisi diye düşünerek desteğe devam ettim.

Oysa şimdi anlıyorum ki başarıya ulaşıp tüm yerel bağımsız optisyenlik müesseselerini internette online satış felaketinden kurtaracak olan Optik Gazete projesi içeriden baltalanmış. Çünkü arkada gizli bir ajanda varmış.

Bu arada ben yine iyi niyetle desteğe devam ettim ama gelin görün ki asılsız ihbar ve şikayetlerin ardı arkası kesilmedi. Opak Lens’in o zaman sayıları 20 civarında olan şubelerinin hepsine birden baskın yapıldı. Şirket hallaç pamuğu gibi atıldı. İyi ki de olmuş bunlar, çünkü tertemiz çıktık ve asılsız tüm iddialar bu sayede çürütüldü.

Ben 2016 yılında 2 milyon TL vergi ödemiş bir firmanın yöneticisiyim. Bu da optik sektöründeki şirket boyutu hakkında önemli bir fikir verir diye düşünüyorum. Elimizden geldiği kadar ülkemize yarar üretmeye çalışıyoruz. Yasalara bağlıyız ve işimizi aşkla yapıyoruz. Benim şahsi gelirlerime baksanız son 1-2 senede değil, son 40 yılda yavaş yavaş yükseldiğini görürsünüz. İşimizden kazandığımızın çoğunu işimize yatırırız. Yoksa şirketlerimiz nasıl böyle büyüyecekti. Emek, gayret ve arttırımla büyüyoruz. Sektörden gelen cebimize değil, ürettiğimizi sektörümüze döndürüyoruz.

Ve bugün durduğumuz noktada her şey çok net görülüyor. Bir yabancı kontak lens tedarikçisinden uygun fiyatlı mal alıp yurt dışına göndererek rant elde etmeye çalışan ve  yine o firma tarafından verilen fikre uyarak, derneğin altında iktisadi işletme kurmalarıyla tüm bilmece çözüldü. Bu kişiler şu anda bulundukları duruma derneğin mali gücünü kullanarak geldiler, çünkü şahsi güçleri yoktu. Ben de diyorum ki “madem gözlükçülerin menfaatine yaptınız hesaplarınızı bir görelim.”

Bu yazıya “gerçek niyetleri ne?” sorusuyla başlamıştım. Cevabını da vermiş oldum sanırım.

Tüm meslektaşlarıma hayırlı günler diliyorum.

H. Erol Harbi
Opak Lens A.Ş.
Yönetim Kurulu Başkanı
 

 

İlgili Galeriler
Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
Milliyetci - 6 yıl önce
Erol harbi abi bizler icin mucadele veren bizler icin savasan kahraman corumdan selamlar.