Barselona, İspanya’nın ikinci büyük kenti olmasının yanı sıra ülkenin Akdeniz kıyısındaki en önemli limanı ve ticaret merkezi, futbolun kalbi ve şehre ölümsüz eserler bırakan meşhur mimar Antoni Gaudi’nin büyülü kentidir!
Barcelona deyince akla futbol devi FC Barcelona’nın merkezi olan konumu dışında her bir yapıda bir hikâyenin yaşandığı, her meydanda mimari eserlerin iz bıraktığı, hem metropolitan hem Ortaçağ Avrupası içinde kaldığımız kent gelir.
Barselona’ya dair birkaç bilgiyi belirtmeden geçmek mümkün değil. Dilleri İspanyolca olsa da en fazla konuşulan Latin dili Katalancadır. Dilin, İspanyolca ve Portekizce ile çok benzer özellikler taşıdığını tabelalardan anlamak mümkündür. Çünkü yön tabelalarında ve restoran menülerinde tarifler ve isimler, ilk önce Katalanca akabinde ise İspanyolca olarak belirtilir. Ayrıca Barselona, 1992 Yaz Olimpiyatlarına ev sahipliği yapmış, Avrupa Birliği sınırları içinde de altıncı büyük kenttir.
Katalan dediğimiz millet, İber Yarımadası’nın kuzey batısında yerleşik olan bağımsız bir krallık olarak kurulmuş, zamanla diğer komşu krallıklarla güç birliği yaparak varlığını korumuştur. Katalonya Özerk Bölgesi’nde dört şehir vardır. Bunlar; Gerona, Tarragona, Lleida ve Barselona’dır. Katalan kelimesi, “Marca Hispanica” kelimesinden yani Müslümanlara karşı oluşturulmuş tampon bölgeye hitaben kullanılmış ve “Kaleler Ülkesi” anlamına gelmektedir. Kendi bağımsızlık yapısını hala koruyan millet, İspanya sınırları içinde olsa da özerk bölgelerinde pek İspanyolca konuşmazlar.
Barselona meydanları, caddeleri, yapıları ile bazen şaşırtır bazen de gelişmişliğin karşısında hayran bırakır. Bunlardan biri de; turistlerin ilk uğrak yerlerinden biri ve şehrin tam kalbi olan Plaça de Catalunya’dır. 19. yy. ortasına kadar kentin dışında olan ve duvarla çevrili olan meydan 1858’de Madrid merkezi hükümetinin bu duvarı yıkması ile işlek hale gelmiştir. Şehir, meşhur mimar Antoni Gaudi’nin eserleri ile büyüleyici mimari yapılara ev sahipliği de yapmaktadır. Burayı meşhur yapan Gaudi’nin eseri Casa Battlo’dur. Bina ilk yapıldıktan sonra halk arasında eleştirilir. Binanın yapısı ve görüntüsü nedeni ile evlerinin değerinin düşeceğini düşünen halk, zamanla hiç de öyle olmadığı görürler ve cadde Gaudi’nin eseri ile değerli hale gelir. Gaudi’nin her eserinin bir kullanım amacı vardır. Gaudi, bir evi yaparken sadece dış dizayn değil iç mekanda da her şeyin bir amacı olduğunu düşünerek evdeki şömineden, binadaki çatıya kadar her şeyi tasarlıyordu. Yine, meydanda birçok heykele rastlamak da mümkündür. Bunlardan en bilineni Katalan hükümetinin eski başkanı anısına yapılan ”Francesca Macia” heykelidir. Bu heykel, 1991 yılında bizi büyülen bir kilise ve Gaudi’nin eserinden biri olan Sagrada Familia’nın inşasında görev alan Josep Subirach tarafından yapılmıştır. Heykel, Enigma Tanrıçası ismini taşır ve bir havuzun ortasında bulunmaktadır. Otobüsleri, metroları, trenleri ve yerli yabancı turistleriyle, kişilerin en uğrak meydanı burasıdır.
Barselona’nın en önemli ve turistik caddelerinden birisi de La Rambla caddesidir. Barselona’nın eski şehir bölgesinden geçerek Plaça de Catalunya meydanını limana bağlayan 2,2 km’lik yaya yolu şehrin tam kalbinde yer almaktadır. La Ramblas olarak bilinen bu uzun bulvar, Arapça “kurumuş nehir yatağı” anlamındaki “ramla” sözcüğünden gelmektedir. Bu yol boyunca, Avrupa’nın en büyük Balık Pazarı, Picasso Müzesi, antikacılar, sanat galerileri, yol boyu gösteri yapan dilenciler ile attığınız her adımın hakkını vereceksiniz. Meydan boyunca uğramadan geçilemeyecek yerlerden biri olan Mercat de La Boqueria yani balık pazarıdır. Balık pazarı olarak bilinse de aslında burası envai çeşidin ve ürünün gösterime sunulduğu renk cümbüşünün olduğu bir yerdir. Burası her türlü meyveyi bulabileceğiniz, renk ve görüntülerinden dolayı tatmak isteyeceğiniz, bir dilimine belki biraz yüksek ücret ödeseniz de şifa niyetine deyip yiyeceğiniz meyve bahçesi gibidir. Şekerlemeleri, çikolataları ile geçerken etrafa yayılan koku zaten yemek istemeseniz de çeker sizi tezgâha! Ya deniz ürünleri! “Denizden babam çıksa yerim” diyorsanız, doğru adrestesiniz. Dünya’daki en büyük balık pazarı burasıdır. Ayrıca Katalan yemekleri ile yörenin lezzetlerini de tatmak mümkündür.
Casa Mila, Gaudi’nin Sagrada Familia’dan (Kutsal Aile kilisesi) sonra en ünlü ikinci binasıdır, Passeig de Gracia Bulvarı’nda ve tam köşede yer almaktadır. Dış görünüş olarak da çok ilgi çekici olan bu bina, doğal taşlardan inşa edilmiş, tasarım olarak yapımı düşünülmemiştir. Tasarım olarak düşünülmese de bina sanki dalga şeklindeki görüntüsü ile farklı bir görüntüye sahiptir. Bunu da araştırdığımızda doğru izlenim ile karşılaşıyor ve binanın Montserrat Dağı’ndan esinlenerek yapıldığını öğreniyoruz. İlk yapıldığı yıllarda, zamanın ilkelerine aykırı olduğu düşünülerek ağır eleştirilere konu olmuştur. Yıllarca halk tarafından da ilgisiz kalınan bu yapı, 1984 yılında Unesco Dünya Mirası Sit alanı olarak ilan edilmiş ve günümüzde de değerini göstermiştir. Binanın diğer dikkat çeken bölümü de çatısıdır ve bacalar sürrealist tarzda yapılmıştır. Bacaları, ağzı kapalı, gözleri yorgun bakan bir heykeli andırır, sanki Buddha heykeli gibi! Binanın balkonları da dalga formlu yapının daha iyi algılanmasını sağlamıştır ve her bir balkon birbirinden farklı ve özgün şekilde inşa edilmiştir. Binanın terası ise; bulunduğu cadde ve kentin harmonisine hâkim olacak bir kesitte bulunmaktadır. Casa Mila’nın planında düz hiçbir duvarı yoktur. Casa Mila’nın çatı planının yılan şekline benzemesi, bacanın heykeli andırması, binanın dalga izlenimi vermesi Gaudi’nin nesnelere nasıl baktığını gösterir ve her bir yapı bir anlam ifadesi ile yaşar.
Gaudi’nin en önemli eserlerinden birisi olan ve 134 yıldır bitmeyen Sagrada Familia yani Kutsal Aile kilisesidir. Gaudi’nin 1883’te devraldığı kilisenin inşası halen halkın yardımlarıyla devam etmektedir. Gaudi, 1926 yılında ise bir tramvayın altında kalarak tasarladığı kentin sokaklarında ölüyor. Tabi bu dönemde II. Dünya Savaşı’nın da çıkması yapımı bitmeyen kulelerin hasar görmesine neden oluyor. Gaudi, ölmeden önce sadece kulelerden birini görüyor ve kuleleri tasarladıktan sonra bu kulelerin Barselona’ya gelecek olan gezginler için bir karşılama olacağını belirtiyor. Kulelerin tepesinde bulunan süslemeler cennet ile yeryüzü arasında bir bağlantı olduğunu ifade ediyor. Kulelerde bulunan meyveler ise cennet meyvelerini ifade etmektedir. Kilise içindeki kolonlar ise ağaç şeklinde tasarlanmış ve bu da sanki orman içinde geziyor izlenimi veriyor. Halk arasında bitmeyen kilise olarak da bilinen ve yukarıda da ifade ettiğim gibi halkın yardımları ile devam eden kilisenin bitmeme nedeni olarak da Gaudi’nin kendine özgü mimari tarzın, günümüz teknolojisiyle bile yapımının bir hayli zor olması düşünülebilir. Kilisenin dış görüntüsü farklı geometrik desenlerle süslenmiş, ön cephesinde ise İsa’nın Heykeli ve insanlığın Tanrı’ya yükselişini ifade eden ögeler yer almaktadır. Sanki taşı işleyerek yükselen bu yapı eşsiz görünümü ile büyülemektedir.
Barselona’da dünyaca ünlü bir sanatçının yani Pablo Picasso’nun ilk çalışmalarının sergilendiği Picasso Müzesi bulunmaktadır. Tüm dünyada yer alan önemli koleksiyonlara sahiptir. Müze, 1963’te Picasso’nun yakın dostu Jaime Sabartes’in bağışladığı eserler ile kurulmuştur. Müzede 4000’e yakın eseri inceleyebilir, Picasso’nun ilk gençlik dönemlerinden çizimleri, aile üyelerini resmettiği dönemin eserlerini inceleyebilir ve kendini keşfetmeye çalışan bir sanatçıyı daha yakından keşfedebilirsiniz.
Barselona’yı Barselona yapan özelliklerden biri de futboldur. Gururumuz Arda Turan’ın Barselona futbol takımında ülkemizi temsil etmesi ve Mega Store’da Arda yazılı formaları gördüğümüzde coşkumuz bir kat daha artmaktadır. Avrupa’nın en büyük futbol stadyumu ve 99.300 seyirci kapasitesi ile Camp Nou Barselona şehrindedir. La Liga’nın en önemli takımlarından FC Barselona saha maçlarını bu stadyumda yapar. Bu stat aynı zamanda Katalonya Milli Futbol Takımı’nın da sahasıdır.
Mimarların özgün eserlerinin yer aldığı Barselona’da ilgi çeken diğer bir yapı ise Fransız mimar Jean Nouvel tarafından tasarlanan Agbar Kulesidir. Kule Gaudi’nin eseri olan Casa Mila gibi Montserrat dağından esinlenmiş ve bir gayzerin havaya yükselmesi konseptiyle yaratılmıştır. Kuleye baktığınız zaman tıpkı bir füzeyi andırdığını görebilirsiniz. 33 katlı, tamamı cam cephe ile kaplı olan bina, 4500’den fazla pencereye sahiptir ve resmi açılışı 2005 yılında gerçekleşmiştir.
Barselona, şehir içinden denize girilebilen temiz plajlara sahip dünyanın ender şehirlerindendir. Şehre en yakın plaj, La Rambla’nın ilerisinde ve yürüme mesafesinde olan Sant Sebastia ve Barseloneta plajıdır. Özellikle 1992 Olimpiyat Oyunları’nın burada yapılmasından sonra daha fazla önem gösterilmiştir. Barselona plajları da kuzey ve güney diye ayrılmakta, kuzeydeki plajların daha elit kesim tarafından tercih edildiği, güneydeki plajların ise doğal güzellikler açısından daha natürel bir imkân sunduğu düşünülüyor.
Katalan mutfağı da geleneksel bir lezzet sunuyor. Her kentin onu anlatan bir tadı vardır. Katalonya bölgesinde de bunu anlatan sarımsaktır ve her yemekte kullanılır. Katalonya halkı bu bölgede ayrıca domates, biber ve patates üçlüsünü Avrupa’ya taşıyan millet olarak da bilinirler. Domatesli ekmeklerini de mutlaka sofralara koyarlar. Katalanlar deniz ürünlerini de çok kullanırlar. Tapas denilen yiyecekler genelde barlarda meze olarak sunulmakta ve bu nedenle barlar Tapas Bar olarak da anılırlar. Tapas denilen mezeler çeşitlidir ve genelde zeytinyağı ve domatesin kullanıldığı ekmek dilimleri, ızgara ahtapot, kalamar, karides ve deniz ürünleri en çok tercih edilenlerdir. Katalan mutfağının dikkati çeken diğer bir özelliği de her mevsimin taze ürünlerini kullanmalarıdır. Bu nedenle mevsimsel mutfak olarak bilinmektedir, yani bu ay menüde gördüğünüz ürünü diğer ay menüde göremeyebilirsiniz! Bu anlamda; özerk yapısını mutfağına da yansıtmıştır.
Türk Hava Yolları buraya her gün üç sefer düzenlenmektedir ve şehrin en büyük havalimanı da El Prat Havalimanıdır. Havalimanı, şehrin güneyinden 13 km. uzaklıktadır. Havalimanı ve Barselona şehir merkezi arası ulaşım ise; trenler ve Aerobus Havalimanı otobüsleri ile yapılmaktadır.
Barselona bir rüyadır! Gezginlerin uğrak yeri, ilk defa gidecekler için ise keşiftir.
Rumba da Barcelona! Ritmik, yavaş ve zor, aynı zamanda büyülüdür…
Bu güzel şehri en iyi şekilde yaşamadan, içinize çekmeden ve hissetmeden dönmeyin!
Suat Şimşek
9 Yıl Önce
Yazılarınız ve yorumunuz ile bilgi ediniyor, videolar ile bunu pekiştiriyoruz. Harikulade....