Kırmızı ve kaşıntılı göz, Ebola’nın belirtilerinden!

Gine, Liberya ve Sierra Leone’yi etkisi altına alan, Nijerya’da görülmesiyle birlikte salgının bölgesel olarak yayılabileceği endişesini artıran, Ebola virüsü ile ilgili merak edilenleri Hisar Intercontinental Hospital Klinik Laboratuvarlar Bölüm Başkanı Prof. Dr. Bekir Sami Uyanık ve Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Ramazan Gözüküçük’ten öğrendik…

Ebola virüsü nedir?
Öncelikle tropikal yağmur ormanlarına yakın, Orta ve Batı Afrika’da uzak köylerde ortaya çıkan ebola; yarasa, maymun, şempanze, antilop gibi hayvanlardan insanlara bulaşmış, daha sonra insandan-insana bulaşması ile yayılmış ölümcül bir virüs. Yüzde 90 gibi çok büyük bir ölüm oranına sahip olan hastalığın en yaygın nedeni su kirliliği, et ve süt gibi hayvansal ürünlerin iyi pişirilememesi. Sağlık hizmetlerinde standart önlemlerin ihmal edilmesi, enfeksiyonun bulaşma riskini artırır.

İnsanlar, Ebola ile enfekte olmuş kişinin kanı veya vücut sıvıları ile direkt temas sonucu virüsü alabildikleri gibi, Ebola’lı hastada kullanılmış iğne gibi malzemelerin kullanımı sonucunda da virüse maruz kalabilirler.
Afrika’da sağlık çalışanlarının hastalarla maskesiz, galoşsuz ve eldivensiz teması, şırınga veya enjektörlerin steril edilmeden tekrar tekrar kullanımı enfeksiyon riskini artırmakta. Hastalıkla ilgili birçok aşı test edilse de, ne yazık ki lisanslı bir aşı yok. Hastalığın özel bir tedavisi olmamakla birlikte, yoğun destekleyici bakım gerekir. Sıvı, elektrolit dengesi sağlanarak, ağızdan ve damardan beslenme, oksijen ve kan basıncı takibi, ağrı, anksiyete, ajitasyonlara yönelik, ayrıca sıtma, tifo gibi ikincil, süper enfeksiyonlar için tedavi yapılır.

Ebola virüsünü taşıyan hastalarda ne gibi belirtiler görülür?
Ebola, grip benzeri semptomlarla başlar. Virüsle enfekte olduktan sonraki birkaç gün içinde, yüksek ateş, baş ağrısı, mide ağrısı, kaslarda ağrı, yoğun halsizlik, güçsüzlük ortaya çıkar. Bu semptomları, bulantı, kusma, ishal, kırmızı ve kaşıntılı göz, deride döküntüler, beyin, böbrek ve karaciğer fonksiyonlarında bozulma, vücutta iç ve dış hemorajiler (kanamalar) takip eder. AST, ALT gibi karaciğer enzimleri yükselirken, lökosit ve trombosit sayıları düşer. Enfeksiyonu takip eden birkaç hafta içerisinde de göğüs ağrıları, bayılmalar, şok ve ölüm görülür. Virüs bulaştıktan sonra, kişiden kişiye değişen, 2-21 günlük kuluçka süresi sonunda hastalık belirtileri görülür. Kan ve vücut salgılarında virüs olduğu sürece başkalarına da bulaşır. Ebola tanısı konulmadan önce, sıtma, tifo, kolera, veba, şigelloz, leptosiroz, riketsiyoz, menenjit, hepatit ve diğer viral hemorajik ateş gibi diğer hastalıklar saf dışı edilmeli.

Ebola teşhisinde, laboratuvar testleri yol gösteriyor mu?
Ebola virüsü enfeksiyonu semptomlarının çıktığı birkaç gün içinde, bulaşma riskine karşı kişisel koruyucu önlemler alınarak, kesin teşhis için bazı laboratuvar testleri yapılır.

Bu testler:
• Virüse ait olan, bazı ürünler ve maddelerle ilgili ELISA testleri
• Virüse karşı vücutta gelişen antikorlarla ilgili ELISA testleri
• Virüs RNA’sı ile ilgili polimeraz zincir reaksiyon (PCR) testleri
• Elektron mikroskobik incelemeler
• Hücre kültürü ile virüs izolasyonu
• Kanlı ishal varsa, gaita(dışkı) kültürüdür.

Ebola’nın kontrolü nasıl sağlanır? Alınacak önlemler nelerdir?
Ölümcül bir virüs olmasına rağmen, yakın temasla da bulaşabildiği için, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve Amerikan Hastalık Kontrol Merkezi (CDC), ellerin sabunla yıkanması, hastalarla temasta eldiven kullanılması, kişiler arası enfeksiyonu engellemek için tek seferlik iğne kullanılması gibi koruyucu önlemler başta olmak üzere, Viral Hemorajik Enfeksiyon Kontrolü başlığı altında, pratik kurallar geliştirmiştir.

Bu kurallar:
1. Aktif vakaların tespit edilip, izole edilmesi
2. Enfeksiyon şüpheli kişileri 21 günlük kuluçka dönemi boyunca iyice izlenmesi
3. Ölenlerin güvenli hijyen şartlarında defnedilmesi
4. Mevcut vakaların ve geriye dönük olarak tüm vakaların araştırılıp, listelenmesi
5. Günlük raporlanmanın yapılması
6. Sağlık çalışanlarının ve hasta yakınlarının kişisel koruyucu ekipmanlarını titizlikle kullanması
7. Güvenli enfeksiyon kontrolü konusunda, halka ve sağlık çalışanlarına eğitimlerin verilmesi

Hayvanlardan bulaşma riski azaltılabilir mi?
Enfekte olduğundan şüphelenilen hayvanlarla ilgilenildiğinde, eldiven, maske, gözlük ve özel giysiler gibi kişisel koruyucu ekipman kullanılmalı. Et, süt gibi hayvansal ürünler iyice pişirilerek yenmeli. Hayvan barınakları, sodyum hipoklorit veya diğer deterjan, antiseptiklerle rutin temizlenerek, dezenfekte edilerek virüs inaktive edilmeli.

Ebola ile enfekte insanlara karşı ne yapabiliriz?
Enfekte kişinin kanı veya vücut sıvılarıyla direkt virüs bulaşabileceği gibi; virüslü kişide kullanılmış iğne gibi malzemelerle de virüse maruz kalınabilir. Hastalığın insandan insana bulaşmasını önlemek için;
• Ebola virüsü taşıyan hastayla yakın fiziksel temastan kaçınılmalı.
• Hasta tedavisi veya bakımında, kan ve vücut sıvılarının sıçraması veya enfekte malzemelerle diğer temas riskine karşı, gözlük, yüz maskesi, eldiven, sıvı geçirmeyen önlük, galoş gibi kişisel koruyucu ekipman kullanılmalı.
• Hastayı ziyaret öncesi ve sonrası, eller sabun ve dezenfaktanla, uygun bir şekilde yıkanmalı.

Ebola virüsü, Türkiye’de var mı?
Ebola salgınının, ülkemizde görülme ve yayılma ihtimali çok zayıf olsa bile, hijyen kurallarına uyulmasında her zamankinden daha fazla hassasiyet gösterilmesi gerekir. Özellikle yaz aylarında salmonella, şigella, kampilobakteri, hatta kolera gibi ağız ve dışkı yoluyla bulaşan enfeksiyonların yayılmaması, salgın yapmaması için, su ve besin temizliği kadar, kişisel hijyene dikkat etmek öncelikli önlemler.