Gözde Hatıralar "Seray Şan"

"Gözde Hatıralar" yarışmamızda "Seray Şan" hatıra metni

Gözde Hatıralar "Seray Şan"
29 Aralık 2016 Perşembe 14:35

Optik Gazete olarak düzenlediğimiz "Gözde Hatıralar" metin yarışmamız yayınlanmaya ve oy almaya başladı.

Gözlükçülük ve optisyenlik mesleğine ilişkin hatıralarımızı kişisel belleğimizin derinlerinden çıkararak, ortak belleğimize aktarmak ve paylaşmak amacıyla düzenlediğimiz yarışmamıza katılan hatıra metinlerini her gün buradan yayınlayarak, siz değerli okuyucularımızdan yarışmacılarımıza desteklerinizi bekliyoruz.

Facebook’ta beğeni sayısı ile en yüksek oyu alan katılımcılar halkın beğeni oyu ile seçilerek ödüllerine hak kazanacaklardır. Siz de Optik Gazete facebook sayfasında https://www.facebook.com/OptikGazete  yayınladığımız hatıra metnini beğenerek, yarışmacıya destek olabilirsiniz.

Katılmak isteyen sektör mensupları ve optisyenlik bölümü öğrencilerimiz yazdıkları hatıra metinlerini gönderebilir ve büyük ödülleri kazanma şansına sahip olabilirler. Hatıranızı göndermek için tıklayınız: http://yarisma.optikgazete.com/hatirani-gonder/

Gözde Hatıralar yarışmasına katılan "Seray Şan" isimli yarışmacımızın hatıra metnini aşağıda siz değerli okurlarımızla paylaşıyoruz.
 

Bazı günler başınıza tuhaf bir şey geleceğini iliklerinize kadar hissedersiniz. Adeta gün sizi uyarmak, ilerleyen saatlerde karşılaşacağınız şeylere hazırlamak adına elinden geleni yapar. İşte bu gün de böyle bir gündü demeyi inanın çok isterim ancak biz bir hayli hazırlıksız yakalandık. Diğer günler gibi bir gündü, ilk müşterimizi karşıladım.
            Güler yüz göstermek, hal hatır sormak, alırsa bir çayımızı ikram etmek adettendir. Elbette bu müşterimize de hepsini gösterdim. Buna rağmen yüzünde tebessümü andıran bir etki bile yaratamamak şevkimi biraz kırdı doğrusu. Reçetesini aldığımda müşterimize bir yakın, bir daimi iki gözlük verildiğini gördüm. Hanımefendiye hayatını bir hayli kolaylaştıracak bir progresif gözlük önerdim. Hem yakın hem uzak görüşü bir arada, gözlük değiştirmeden kullanabileceği, kişisel parametrelerde yapılan bu gözlükle görüşü çok daha iyileşecekti. Camın özelliklerini anlatırken bir yandan da alışkanlıklarına dair sorular soruyordum ki hanımefendi iki ayrı gözlük istediğini söyledi. Gizem Hanım, müşterimizin reçetesini Medula Optik Sistemi'nden kontrol ederken ben de bir yandan deneyebileceği, yüzüne uygun çerçeveleri tezgaha çıkarmaya başladım. Nilör, yani halk arasında yarım çerçeve olarak bilinen çerçevelerden istediğini söyledi. Yakın gözlük çerçevesi olarak da katlanabilen ve taşıması kolay bir çerçeve önerdim. Gözlüklerimizi ve camlarımızı seçtikten sonra ücreti konuşup anlaştık. Gözlüklerini bir saat içinde alabileceğini söyleyince yakında bir işi olduğunu, bir saat içinde gelebileceğini söyledi ve çıktı. Gözlüklerin montajı ve kutularının hazırlığı derken bir saat geçti ve Perihan Hanım geldi. Görüşünü test etmek için önce yakını denedik, herhangi bir sorun yoktu. Daimi gözlüğünü denedikten sonra bir anda bağırmaya başladı.
  • -Bu ne böyle!
  • -Anlayamadım Perihan Hanım, sorun nedir?
  • -Gözlüğümün camı eksik.
  • - Pardon
  • -Gözlüğümün camından çalmışsınız! Sağ cam eksik, bakın.
            Gözlüğün camından nasıl çalınır anlamaya çalışırken gözlüğü elime aldım ve sağ camı tutan misinayı biraz gevşek bıraktığımı fark ettim. Tamamen benim hatamdı, normalde yapmadığım böyle bir hatayı nasıl yapabildiğime inanamadım. Hele hele böyle bir müşteriye! Perihan Hanım'dan bir iki dakika oturmasını rica ettim ve atölyeye dönüp misinayı sıkılaştırdım, camı yeniden taktım ve sorun mucizevi bir biçimde çözüldü.
  • -Perihan Hanım çok özür dilerim, sorun misinayı gevşek taktığım için yaşandı. Tamamen benim      hatam ancak düzelttim. Yeniden takın isterseniz, kontrol edin.
  • -Cama ne yaptıysanız artık içeride... Bu camı istemiyorum ben. Eksik bu cam, değiştireceksiniz.
            “Cama ne yaptıysanız...” sonrasını aklım almıyordu. Ne yaptığımızı düşünüyor acaba dedim içimden: “İçeride bir cam atölyemiz var Perihan Hanım. Böyle zor müşterilerimizin camlarından çalıp yeniden kalıba döküyoruz. Ekmek kavgası işte naparsınız, mazur görün canım sizde olur böyle şeyler.”  gibi sarkazm içeren bir çıldırış anı yaşamak istesem de o kadar saçma ve anlatılması mümkün olmayan bir andı ki nutkum tutuldu. Elbette müşteri her zaman haklıydı, elbette müşteri velinimetimizdi ama bu velinimetin kafası bir hayli karışıktı ve ikna edilebilir görünmüyordu.
  • -Patronunuzu çağırın bana, onunla görüşeceğim. Bu rezalete ne diyecek bakalım!
  • Ahmet Bey üst kattaki odadaydı. Öylesine absürd bir durum içindeydim ki Ahmet Bey'i arayıp “Cam çalmışız da Ahmet Bey bir dakika gelebilir misiniz?” diyerek kapadım. Adamcağız merdivenlerden apar topar indi.
  • -Ne camı, ne çalması Seray Hanım? Anlayamadım.
  • -Bakın çalışanınız camımdan çalmış, denediğimde sağ camda boşluk vardı. İçeriye gidip ne yaptıysa boşluk gitmiş, görmedim ne yaptığını. Böyle bir gözlüğü kullanamam.
  • -Pardon, nasıl camınızdan çalmış?
Ahmet Bey'in konuyu anlayabilmesi için misinadan kaynaklanan bir problem olduğunu, benim hatam olduğunu belirttim. Düzeltip kendisine verdiğimi ancak camı değiştirmek istediğini anlattım. Ahmet Bey'in sinirleri bozulmuştu ve gülüyordu. Perihan Hanım'ın yüzü sinirden kırmızının tüm tonlarını sergilerken, eyvah işte şimdi yandık dedim. Neyse ki Ahmet Bey çabucak toparlanarak:
  • -Camdan çalıp ne yapabiliriz hanımefendi, bu camlar özel siparişle geliyor biz üretim yapmıyoruz. Size ait bir camın milimetrik bir parçasıyla ne yapabiliriz ki? Evet, çalışanımın bir hatası olmuş ama bu düzeltilebilecek bir hata, üstelik özür de dilemiş sizden. Üzgünüm ama böyle bir sebeple camınızı değiştirmemiz mümkün değil.
  • -Ne bileceğim kullanmadığınızı? Terbiyesizler! Almıyorum gözlüğünüzü!
  • -Hanımefendi lütfen sakin olun.
  • -Ne diye sakin olacakmışım! Bilakis herkese anlatacağım bu rezilliği. Kimse gelip gözlük almasın buradan!
  • -Haklısınız, anlıyorum. Ancak sizden bir ricam var, lütfen bu olayı olduğu gibi anlatın, eksik bir nokta kalmasın. Ödediğiniz ücreti Seray Hanım'dan alırsınız. Bu şartlarda size gözlük satmamız mümkün değil. İyi günler.
Ahmet Bey yukarıya çıkarken ben de şok içinde parayı hazırlıyordum. O sırada Perihan Hanım hakaretler ediyor ve bizi dava edeceğine dair sözler veriyordu. Ücretini teslim edip iyi günler diledim ve tüm yazı Perihan Hanım'ın dükkana gelebileceği endişesiyle geçirdim.

Not: Yazım geçtiğimiz yaz yaptığım zorunlu stajı esnasında yaşadığım, müşterimizin gözlük camından çaldığımızı öne sürdüğü absürd bir anıyı içermektedir. Yazıda yer alan isimler kişilerin olası rahatsızlıklarını önlemek amacıyla değiştirilmiştir.
 

Not : Gönderilen hatıra metinleri katılımcının gönderdiği şekilde yayımlanmış, hiçbir şekilde cümle yapılarına müdahele edilmemiş, noktalama ve imla kurallarında düzeltme yapılmamıştır.
 

İlgili Galeriler
Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.